Büyük direnişin bu gün 51.yıl dönümü. 2020.li yıllara geldiğimizde, işçi sınıfının örgütlü yapısına baktığımızda, yok denecek düzeye düştüğünü görmekteyiz.Peki neler oldu da işçi sınıfı bu kadar geriledi.! İşçi sendikaları,dernekler,sivil toplum kuruluşları ve siyasi partiler,işçi sınıfı üzerindeki etkinliklerini nasıl kaybettiler.?Bunların cevabını vermeden önce, 1970’ li yıllardaki işçi sınıfının örgütlü yapısına, 15-16 HAZİRAN’ı hazırlayan şartları hafızalarımızda tekrar bir hatırlamaya çalışalım. Çünkü; 15-16 Haziran, direnişi Cumhuriyet döneminin en büyük, en güçlü ve bağımsız bir sınıf hareketi özelliğini taşımaktadır.Büyük bir toplumsal olaydır.Dolayısıyla, eylem biçimi bakımından sürece damgasını vuran, kendi bağımsız söylemlerini seçen ve gücünü kanıtlayan, ekonomik ve demokratik mücadelelerin, azim ve geçerliliğini dönemin koşulları içerisinde ele alan ve işlerlik kazandıran, yürürlüğe koyan ve kapitalizmin hakimiyet anlayışından bağımsız hareket edebileceğini ispatlamış bir eylem olarak tarihe geçmiştir. İşçi sınıfının varlığını kabul etmeyen, onun ardından kapalı kapılar arkasında, pazarlıklar yapan, toplumsal mücadelede nicel gücünü ve öncülüğünü kabul etmeyen, küçük burjuva anlayışlarına, patronlara ve işçi sınıfı dışındaki güçlere bel bağlayanlara karşı kanıtsal bir eylem biçimidir.
52 yıl öncesinde, 15-16 Haziranı eylem noktasına taşıyan şartlara baktığımızda, 274 sayılı Sendikalar yasası ile, 275 sayılı Grev ve Lokavt yasasında ve Anayasa da işçi sınıfı aleyhine yapılmak istenilen değişikliklerle, işçileri eylemsiz, örgütsüz ve dayanışmasız bırakmak için harekete geçmişlerdi. Bu dönemde bende Ankara da Bası-İş sendikasında ve DİSK Ankara Bölge Temsilciliğinde Görevliydim. Sermaye sınıfının ve temsilcisi Hükümetin hazırlamış olduğu bu Anti-demokratik kanun teklifi taslağına alternatif olarak DİSK’in hazırlamış olduğu kanun teklifi taslağını Cumhuriyet Senatosuna Cemal MADANOĞLU Paşaya götürüp, verdim. ve dedim ki,“…Paşam, Bu anti demokratik yasalar, parlamentodan bu şekilde çıkarsa, biz de DİSK ve Bağlı sendikalar ve kuruluşlar olarak, mücadelemizi demokratik yöntemlerle kararlılıkla sonuna kadar sürdüreceğimizi lütfen Parlamentoda ve Senatoda gündeme getiriniz”
Yasa taslağı parlamentoda görüşülürken, İşçi sınıfının aleyhine çıkacağı kesinlik kazanması üzerine, İstanbul da, Eyüp ta, Topkapı da, Kartal’da,Kadıköyde, Levent ve İstinye de işçiler Taksim’e doğru yürüyüşe geçtiler.Bu direniş İzmit, Gebze ve Çayır Ova da güçlenerek devam etmeye başladı. Bu durumda Hükümet ACİL olarak toplanıp, çareyi “SIKIYÖNETİM “ İlan etmekte buldu. Dönemin İşçi sınıfı partisi niteliğinde olan TİP. Anayasa Mahkemesine baş vurarak bu yasaları İPTAL Ettirdi. Ancak:
SONUÇ OLARAK; Günümüze kadar işçi sınıfının gücünü ortaya koyamayışının çeşitli sebepleri vardır.Bunun başında örgütsüzlüğü gelmektedir. 12 Eylül yasalarının getirdiği kısıtlayıcı ve baskıcı anlayışlar, işçi sınıfını etkisiz ve tepkisiz kılmıştır. 15-16 haziran’ı ,52 yıl sonra bile değerlendirdiğimizde, halkımıza miras kalan en önemli değerin, bütün abartmalardan uzak, KİTLESEL NİTELİĞİ BÜYÜK, EKONOMİK VE DEMOKRATİK HAKLARIN SAVUNULDUĞU, DİLE GETİRİLDİĞİ GÜÇLÜ VE ŞANLI BİR DİRENİŞTİR.
– YAŞASIN İŞÇİ SINIFININ ÖRGÜTLÜ MÜCADELESİ,
– KAHROLSUN FAŞİST DİKTATÖRLÜK…
Gazi KESKİN
Araştırmacı Yazar-Şair-Gazeteci
EGEDE YAŞAM
Özgür İnternet Gazetesi – Halkın Yanında
egedeyasam.net
egedeyasam.com