KÖY ENSTİTÜLERİ (3)
(85.Kuruluş yıldönümü)
Köy Enstitüleri;
🔸Özgürce düşünmenin,
🔸Eşitçe paylaşmanın ve katılmanın,
🔸İnsan temel hak ve özgürlüklerine saygı duymanın,
🔸Eleştiri ve öz eleştiri mekanizmasının geliştiği ve yaşama geçirildiği kurumlardı.
UNESCO,tarafından saptanan,yeni eğitim-öğretim yöntemlerine ve stratejilerine göre;
“Eğitim, okul duvarları arasına sıkışmayıp insanın tüm yaşamı boyunca sürmelidir.”
“Eğitimde toptan bir yenilenmeye gidilmeli ve eğitim gerçek bir halk hareketini hedef edinmelidir”.
Özgürce Düşünce
Köy Enstitüleri’nde,var olan eğitim-öğretim anlayışı da, UNESCO’nun saptadığı temel ilkeler doğrultusundadır.
Köy Enstitüleri,yaşamının her alanında;
🔹 Özgür düşünme,
🔹 Eleştiri,
🔹 Özeleştiri,
Mekanizması egemendi.
Genellikle,hafta sonunda yapılan bayrak töreninde herkes;
🔖Özgürce düşüncesini söyleyebilmekte,
🔖 Eleştiri ve özeleştiri yapabilmekteydi.
Köy Enstitülerinde;
📌 İşbirliği,
📌 Dayanışma,
📌 Birliktelik,
📌 Kolektif yaşam, egemendi…
Günlük işlerin, büyük bir bölümünü;
🧡 Yönetici,
🧡 Öğretmen,
🧡 Öğrenci,
Üçlüsü birlikte yapıyordu.
Okulda;
🩵 Temizlik,
🩵 Yemek yapımı,
🩵 Yatak düzeni,
🩵 Erzak alımı,
Olmak üzere, Enstitüde her bölümün işleri;
💜 Öğretmen,
💜 Yöneticiler,
💜 Nöbetçi öğrenciler,
💜 Öğrenci başkanının,
Gözetiminde yapılırdı…
Genel olarak,öğrenci başkanı haftalık görevinin bitiminde;
Cumartesi günü yapılan bayrak töreninde çalışma raporunu sunuyordu.
Demokratik bir ortamda, öğrenciler arasında tartışmalar yapılıyor, gerektiğinde başkanın kendisi de özeleştirisini yapıyordu.
Öğrenciler, başkana yönelik olumlu veya olumsuz eleştirilerini yaptıktan sonra yeni başkan seçimine geçiliyordu.
Bir öğrenci, özgürce arkadaşını eleştirdiği gibi, gerektiğinde öğretmenini ve hatta müdürünü bile rahatlıkla eleştirmesi mümkündü…
Köy Enstitüleri sadece öğretmen yetiştirmedi…
Köy Enstitüleri, kırsal kesim için dört duvar arasında ders veren sadece öğretmen yetiştirmekle kalmadı.
Bununda ötesinde, Köy Enstitüleri;
💙 Üreten,
💙 Araştıran,
💙 Kurulu ve sömürü düzenini sürdürmek isteyen sermayeye,
💙 Büyük toprak ağası ve tefeci-bezirganlara karşı savaşım veren,
💙 Halkı bilinçlendiren,
💙 Çok yönlü yetişmiş,
💙 Halkın her türlü sorunlarıyla yakından ilgilenen,
💙 Çözüm yolları üreten,
💙 Aydın,
💙 Devrimci,
💙 Yurtsever,
“Eylem insanı” ve “Önder” yetiştirdi…
Köy Enstitü mezunu öğretmenlerin görevi, bulundukları köylerde sadece öğrencilerini yetiştirmekle sınırlı değildi.
🩷 Köylerde kemalist devrim ilkelerin yayılması,
🩷 Tarımsal, sanatsal, okuma-yazma etkinlikleri,
🩷 Kadınların doğum yapmaları ve sağlık başta olmak üzere,
🩷 Köylülerin her türlü sorunları ile yakından ilgilenmek,
🩷 Her konuda onlara “örnek” olmaktı…
Yürekleri insan ve vatan sevgisiyle çarpan bu inançlı öğretmenler;
💛 Umutsuzluğa,
💛 Yoksulluğa karşı tek başına savaş verdikleri gibi;
💛 Beyni genç ve gelecek kuşakların da daha iyi bir dünyanın kurulmasına yardım etmeleri için,
💛 Onlara inanç ve cesaret vermeye çalıştı.
Köy Enstitüleri, sadece öğrencilerine ders veren öğretmenler değil,bununla birlikte;
💚 Kırsal kesimin,
💚 Toplumsal yapının,
Her türlü gereksinimlerine yanıt verecek şekilde çok yönlü bir “önder” yetiştirmesidir.
Dünyada benzeri yok
Bildiğim kadarıyla, böyle bir öğretmen yetiştirme sistemi;
Dünyada hiçbir ülkede,ne önce, ne de bugün yaşama geçirilemedi.
Bu vesileyle, Köy Enstitüleri’nin 85. kuruluş yıldönümünde,
(17. Nisan. 1940)
bu kurumlara tüm emeği geçenlere selam olsun.
Prof. Dr. Ali ARAYICI/Paris
Köy Enstitüleri,Türkiye’de köy öğretmeni yetiştirmek üzere;
17 Nisan 1940 tarihli ve 3802 sayılı yasa ile açılan okul türüdür.
Tamamen Türkiye’ye özgü olan bu eğitim projesini
28 Aralık 1938 tarihinde Millî Eğitim Bakanı olan “Hasan Âli Yücel” bizzat yönetti.
Türkiye’de köy enstitüsü fikri ilk Amerikalı eğitim filozofu “John Dewey” tarafından savunuldu.
“Dewey”, özellikle kırsal bölgelerdeki okulların toplum yaşam merkezi haline getirilmesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye’de okulun yerel koşullara uyarlanması sorunu eğitim felsefesinin özünü oluşturuyordu.
Köy Enstitüleri,
“John Dewey’in” iş ve eğitimi birleştirme fikrini yerine getirmek için tasarlanmıştır.
Mezunların aynı anda, hem okul öğretmenleri hem toplumun eğitmeni olması bekleniyordu.
Öğrenciler aslında;*
▪Kendi okullarını,
▪Evlerini,
▪Kışlalarını,
▪İş yerlerini vb.
İnşa ettiler ve birlikte yaparak ve yaşayarak üretim ile eğitimi kaynaştırdılar.
Turan ÇATAL
Araştırmacı Gazeteci-Yazar
EGEDE YAŞAM ::: Özgür İnternet Gazetesi
Halkın ve Sadece Haklının Yanında…
YAŞASIN CUMHURİYET…
MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ…