Bu konu hakkında yazıp yazmama konusunda epeyce düşündüm çünkü, siyasetle dinin iç içe geçtiği bir toplumda Din’in siyasete alet olduğu ve ülkemde buradan beslendiği yıllardır bilinen bir olgudur.
2 ayrı siyasi partide yöneticilik yapmış, bir çok sivil toplum kuruluşunda başkanlık yapmış bir çok derneklerde de eğitmenlik yapmış biri olarak bu konulara felsefe sohbetleri veren biri olarak hiç girmem.
Sebep ; Ülkemde algı ve hoşgörü hiçbir zaman dost olamamıştır, karşınızda kim olursa olsun hatta bu konularda doktora yapmış biri dahi olsa, konuşulan konuları hazmedememe dürtüsünden kurtulamamaktadır.
Şimdi söz konusu kukla devlet taşeron devşirme bir partinin sözde başkanı eliyle İsveç’te Kuran’ı Kerim yakma eylemi gerçekleştirmiş, bende sosyal medyadan bunu şiddetle kınamıştım, ardından sözde solcular yada her ne ciler ise, biz kınamıyoruz çok iyi oldu gibi bir takım aklıevvel provoke söylemleriyle bana sataşmak için düşüncesizce bu eylemin yanında olduklarını beyan ettiler.
FELSEFEDE TEMEL TAŞLARDAN BİRİ, BİR KİMSENİN İNANCIYLA ALAY ETMEK ONU DÜŞÜRMEZ AKSİNE BÜYÜTÜR GÖRÜŞÜDÜR.
İnanç sistemi bir bütün olarak sadece inanan kişiyi bağlar, yani bir kimse her ne amaçla ya da amaçsız olarak, her neye inanıyorsa, ya da inanmıyorsa bu sadece ama sadece onu bağlar, soyut kavramlar üzerinde hakim olamadığın konularda ahkam kesmek ve sırf sen inanıyorsun diye herkesin o inancına sahip çıkmasını istemek İnsan olmana zarar veren en yıkıcı ve yok edici kuramdır.
Söz konusu herhangi bir din inancıysa, o dinin kendi sistemi içinde kendini muhafaza eden koruyucu kuralları zaten vardır, ayrıca bunun korunması adına ortaya çıkıpta insanlara hakaret etmek, sataşmak, onlara katli vaciptir demek, onların inanç sistemine ait kutsal saydığı kitaplarını yakmak, o dini ortadan kaldırmayacağı gibi sonuçları çok vahim olan ölümlere de sebep olur.
Herhangi bir kişinin herhangi bir nedenle kiliseye havraya tapınaklara saldırması, İncil’i, Tevrat’ı veya diğer kutsal metinleri yakması tıpkı Kuran’ın yakılması gibi ,elbette en azından kınanacak bir eylemdir.
Bunun süre geldiği en acı olaylar zincirinde kısır döngü içinde senin dinin benim dinim, sidik yarışına döner. birinin evini yakarsan oda gelir senin evini yakar.
Ancak sabırla her türlü hakarete sataşmaya çanak tutanlar bundan nemalanan siyasi çıkarımlarını kendi menfaatleri yönünde nakte çevirmekte, Devletler arası savaşlarla toprak çalma, ırza geçme,parçalama eylemlerinin önünü açmaktadır.
Sonuç itibariyle saldırı her kimden ne taraftan gelirse gelsin bunu en azından kınamak taraf olmadığını göstermek en medeni davranış biçimidir.
Şunu lütfen unutmayalım yeryüzünde ki tüm savaşlar tüm saldırılar HAÇ ile HİLAL arasındadır. NATO üyeliği eşiğinde bu provokatif eylemin neden yapıldığını bilmeyecek kadar Tarihi okuyamayanlar, sokakta ki en basit bir canlıya eziyet edildiğinde bile vicdanı sızlayan birinin en azından bir kınama yazısını çok görmemelidir.
Batının elinde tuttuğu medeniyet yularının ilmiğini her geçen gün daha da sıkılaştırdığı ve bu işlerin ardında ki sebep sonuç ilişkilerinin getireceği büyük travmayı görmemek’’ aman canım ne olur bir kitap yakmışsa ‘’diyecek kadar basireti bağlanmışsa durup düşünmek lazım.
Şimdi bir düşün bakalım; Medeni AMERİKA ve uzantıları VATİKAN nelere ve kimlere hizmet ediyor ? Bir düşün, Amerikanın çölde ki bir basit pansiyonunda bile çekmeceler de İNCİL olduğunu sürekli her ortamda maçlarda sportif branşlarda ve hatta konserlerde bile sürekli HAÇ çıkarma işareti yapanları,bir düşün onların kutsalına saldırdığında başına gelecekleri, bir düşün, klise papazlarının aynı bizim kuran kurslarında ki gibi erkek çocuklara tecavüz ettiğini, bir düşün yine engizisyon mahkemelerini, cadı avına çıkmış bunu da klise adına yaptığını söyleyenlerin kadınları diri diri yaktığı zamanları, kutsal rahibelerin siyah çarşaf içinde yaptığı rezillikleri, bir düşün …
Din her nerede ve kim tarafından siyasete kurban edilmişse orada her türlü sapkınlık yoldan çıkma ,zulüm ve işkenceye varan her türlü eziyet ve katliamlar kolaylıkla yapılmaktadır.
Hukuk kurallarını tanzim eden düzenleyen ve kendi sistemine göre yazılı bir metin haline getiren İnsanoğlu, aynı yazılı metinleri dayanak göstererek yine insanı idam edebilmektedir.
Dünya üzerine gelmiş olan tüm dinler, ve kutsal sayılan kitapların hepsinde tartışmasız HAK, HUKUK ADALET, İnsana sevgi, yardımlaşma, vicdanlı olmayı öğütler.
Kendi dinini bilmeden KURAN’I KERİMİ okumadan ahkam kesenler, başkalarının kutsalına hakaret etmeyi, onların kutsal saydıkları mabetlerine, inanç sistemine saldırmayı her dönemde maşa olarak kullanmıştır. Burada söz konusu olan birinin kutsalına saldırmak değil, o kutsalın ardında ki kitleleri kışkırtıp, DİNLER ARASI SAVAŞLARI en acı ve en ağır biçimde tetiklemektir.
Benden olmayanı yani Müslüman olmayan yada bu inanca bağlı olmayanları hiçbir zaman dışlamadım, herkesin inancına saygımı en son noktaya kadar gösterdim ve göstereceğim, ancak benimde kişisel özgürlük alanımda kutsalıma ,kutsal saydığım değerlerime yapılan ve yapılacak olan her türlü hakaret ve alçakça saldırılara karşı en azından Medeni tepkimi göstereceğim, en basitiyle kınayacağım bu böyle biline.
Her zaman DİN,IRK, CİNSİYET, ve SINIF farkı gözetmeksizin herkesin kutsal değerlerine saygılıyım, hep söylediğim gibi İnsanı İNSAN olduğu için seviyorum, her ne olursa olsun sevginin gücüne inanır ve bu yolda da yaşamımın sonuna kadar kendi bireysel ‘’Savaşımı’’ veririm.
Sevgilerimle..
Haşmet GÜRBÜZ
Genel Sanat Yönetmeni