BAYLAN
Kusursuzluk mükemmellik
Bu beyefendiyi tanıyor musunuz?
Kim olduğu hakkında, bir fikriniz var mı?
Kahve”nizi aldıysanız “buyrun SOHBETE” okumanızı tavsiye ederim.
Bu İstanbul Beyefendisinin adı Harry Lenas.
Peki kim bu Harry?
Babası, 1919’da Arnavutluk’tan İstanbul’a göç etmiş, bu topraklardaki ilk çikolata imalathanesini kuran Fransız Moulatier’nin yanında çıraklık yapmış,
1923 İstiklal Caddesi’nde ilk pastanesini açmıştı.
Cumhuriyetle yaşıt olan bu pastanenin adı; Loryan’dı.
Fransızca “şark” anlamına gelen l’Orient kelimesinin okunuşuydu.
1934’te yasa çıktı, yabancı isimlerin Türkçeleşmesi gerekiyordu.
Mareşal Fevzi Çakmak’ın damadı; sanat tarihi profesörü Burhan Toprak, Loryan’ın müdavimlerindendi…
Ona danıştılar,
–“Baylan ismini koruyun” dedi.
Çağatay Türkçesinde; “kusursuzluk, mükemmellik” anlamına geliyordu.
Şark, mükemmel oldu… Loryan, Baylan oldu…
Bay Harry, babasının pastanesinde çıraklık yaptı, liseden sonra Viyana’ya, pastacılık okulu Zuckerbaecker Schule’ye gitti.
Oradan diplomayı aldı, İsviçre’ye geldi, uluslararası Richmont Fachschule’de çikolata eğitimi aldı.
Mövenpick’te çalıştı…
Almanya’ya geçti, Solingen Grafrath’ta gıda sanayi okulunda şekerleme eğitimi aldı.
1953 yurda döndü…
Türkiye’nin ilk; “mektepli pastacısı”ydı.
İlk’ lerine başladı…
Türkiye’yi, Espesso’yla tanıştırdı…
İlk cappuccino’yu, o tattırdı…
İlk milkshake’i, o çalkaladı…
İlk tiramisu’yu o yaptı…
İlk İtalyan dondurmasını…
İlk İskandinav kanepelerini…
İlk krokanlı çikolatayı, o servis etti…
İlk madlenleri o üretti…
Pandispanyayı ilk, o kullandı.
İstanbul efsanesi, “kup griye”yi icat etti…
Vitrinini, kalplerle süsleyip, “Sevgililer Günü”nü,
ilk tanıtan o oldu…
Çikolata üzerine yazıyı, ilk o yazdı.
Yazı’nın merkezi oldu…
Atilla İlhan,
Fazıl Hüsnü Dağlarca,
Cemal Süreyya,
Orhan Kemal,
Haldun Taner,
Peyami Safa,
Asım Bezirci,
Behçet Necatigil,
Ferit Edgü,
Ahmet Oktay,
Güner Sümer,
Ferhi Naci,
Tomris Uyar,
Leyla Erbil,
Oktay Akbal,
Salah Birsel…
Baylan’ı, mesken tutanlardandı…
Varlık vergisi,
6/7 Eylül olayları,
Kıbrıs harekatı…
Gene de,yurdundan ayrılmadı…
“Kızılcık şerbeti içtim” dedi, yine hayatına renk ve tat katmaya devam etti.
Bu ülkede,hayatını kaybetti…
Yaş, kemale erince…
Cumhuriyetle yaşıt,
Baylan’ını; kakao-çikolata-kahve sektörünün devlerinden Altınmarka’ya devretmişti.
“Neden” diye sorduklarında ne cevap vermişti,
biliyor musunuz?
–“Çocuğum olmadı, Baylan’ı bırakacağım
bir varisim yoktu, bu yüzden güvenilir, ellere emanet ettim.
Baylan’ı sizin çocuklarınızın da görmesini istedim…
Çünkü; Baylan benim değil, Türkiye’nin” demişti…
Kalpleri kazanmak ve kırmak arasında, ince bir çizgi vardır;
Adı Uslûp..!
Üslubunuz; tarzınız olsun…
Turan ÇATAL
Araştırmacı Gazeteci-Yazar
EGEDE YAŞAM ::: Özgür İnternet Gazetesi
Halkın ve Sadece Haklının Yanında…