Özgür İnternet Gazetesi – Halkın ve Sadece Haklının Yanında…
29 ekim cumhuriyet bayramı

İKİNCİ YÜZYILDA ‘BAŞKA YOLU YOK’

0 5.953

İKİNCİ YÜZYILDA ‘BAŞKA YOLU YOK’

 

Cumhuriyetimizin yeni yıl dönümü kutlu olsun.

Bu coğrafyanın başına gelen en güzel şey Mustafa Kemal Atatürk ve onun;

‘Aklı hür, Fikri hür Vicdanı hür’ hissiyatıyla

bireysel gelişim, eğitim, yükselmek odaklı; bilim, rasyonel düşünce, hümanizm, gelecekçi fütürist yaklaşımla kurduğu Cumhuriyet’in tam bağımsız özgürlük anlayışı ve eşsiz vizyonu ile nice yüz senelere…

Yüz yıl önce, şu anda Afganistan’da var olan kültürel doku bizim coğrafyamız da tamamen hakimdi.

Kız çocuklarının cinsiyetinden dolayı, değersiz bir canlı türü, suç unsuru kabul edildiği, toplumdan tecrit edilip, gelin gitme adı altında sığıntı! konumunda yaşamaya mahkum edildiği, zavallı bir varlık olması reva görülüp, yüce! Gönüllüler tarafından merhametle kırıntıları ile ihya edildiği, kadının insan haklarının! nefes almak, beslenmek, uyumak olduğu, yaşamı bedeni düşünceleri, seçimleri üzerinde karar verme hakkının olmadığı;

Yalnızca erkek annesi olarak, oğlu evlilik yaptığında, değerli, saygın insan olabildiği, statü kazandığı, yönetilen iken yönetebilen kudretli kadın! Konumu edindiği bir kültür içerisinde,

‘’ Ey kahraman Türk kadını! Sen ayaklar altında sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın’’ cümlesini amasız, fakatsız, kadını insan! Olarak değerlendiren; aklına, yüreğine, benliğine olan itimadı doğrultusunda inanarak söyleyen Mustafa Kemal Atatürk gibi eşsiz bir lidere sahip olmak, bu ülkede yaşayan herkes için, özellikle kadınlar için büyük bir bahtiyarlık.

Peki biz kadınlara olan güveninin, yüzüncü yıl dönümümüz de ne kadar hakkını verebildik.  Bu noktada Cumhuriyetin değerlerinin daimi olabilmesinin tek yolunun, Cumhuriyetin kazanımlarının bilincinde olan, geleceği şekillendirecek çocukları yetiştirecek kadınlarımızın, akıllarını nasıl kullanmaları gerekiyor?

Evlilik kurumunun içindeki basit didişmelerle, küçük hesaplarla, bir erkeğin gölgesi olarak! var olmaya çalışarak, enerjilerini tüketmeyip, kendilerini geliştirmeleri, eğitmeleri gerekmiyor mu?

İki bin yirmi beş yılında, bilimin teknolojinin gelebildiği en ileri düzeyde, bireysel olarak kendini geliştirme, kendi olarak var olma, kendi gerçeklerini gerçekleştirme kararlılığı söz konusu olduğunda, yeteneklerini geliştirmek, bilgiye ulaşmak anlamında, imkan ve olanakların istendiğinde, sınırsız olduğu modern bir dönemde, çağdaş bir ülkede yaşayıp, cahilliği benimsemek, cehaletin egemen olmasına göz yummak bir gaflet değil mi?

Cinsiyetimize dayatılan rolleri benimseyip, korku, utandırılma, değersizlik duygusu, illüzyonlar, mitler, dogmalardan güç alan, ataerkil, feodal yapının faşizminin sahtelik pelerinini fırlatıp ayaklarımızın altına almayıp; kendimizi gelenekler, annelik, evlilik içerisine hapsetmek, korku sarmalında sıkışıp yeteneklerimizi, potansiyelimizi yok saymamız, ışığımızı söndürmemiz, özümüzdeki ‘Cevhere’ yapacağımız bana göre en büyük haksızlıktır.

Sahip olduklarının ve çok daha fazlasının bilincinde olan, ülkemizi aydınlık geleceğe taşıyacak, kendi yaşamını ve başkalarının yaşamlarını sanat eserine dönüştürme potansiyeli bulunan, hiçbir kadının zamanını, enerjisini, aldığı nefesi, boşa harcamak gibi bir lüksü yok…

Ünlü bir düşünürün dediği gibi

Dünya üzerinde hiçbir varlık insan kadar alçalamaz ve insan kadar yükselemez.

Ayaklar altında sürüklenmek mi? Omuzlar üzerinde yükselmek mi?

Seçim bizim…

Başka yolu yok…

 

Şule BECER
Ressam – Yazar

 

 

 

 

 

 


EGEDE YAŞAM  :::  Özgür İnternet Gazetesi

Halkın ve Sadece Haklının Yanında…

YAŞASIN CUMHURİYET…

MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ…

0 0 votes
YAZI PUANI
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
0
Would love your thoughts, please comment.x