Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın…
Bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden…
Yani bütün işin gücün yaşamak olacak. Yaşamayı,ciddiye alacaksın…
Yani o derecede, öylesine ki…
Mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda.
Yahut,kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle,
bir laboratuvarda İnsanlar için ölebileceksin.
Hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için.
Hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken.
Hem de en güzel,en gerçek şeyin…
Yaşamak olduğunu, bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı.
Yetmişinde bile, mesela zeytin dikeceksin.
Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil…
Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için…
Yaşamak yanı,ağır bastığından…
Nazım Hikmet
Charles Bukowski;
“Başkalarının benim hakkımda ne düşündüğünü önemsemeyerek ömrümü on yıl uzattım.” diyor.
******************
Yapman gereken şey,senin için anlamlı olan bir hayatı sürdürmektir.
Başkalarına değil,sadece kalbine ve aklına yatan hayatı yaşamakla sorumlusun.
Turan ÇATAL
Araştırmacı Gazeteci-Yazar