YANGINLAR TÜRKİYE’NİN KADERİ Mİ ?..
Cumhuriyetten önce de sonrasında da bu topraklarda, depremler kadar sık karşılaştığımız yangınlar, maalesef hem cana hem mala büyük zararlar vermektedir.
18.yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti’nde yangınlara Fransız asıllı bir mühendisin geliştirdiği,
”Tulumba” denilen aletle müdahale eden yangın söndürme ekipleri kurulmuştur.
1720’de Yeniçeri Ocağı’na bağlı Dergah-ı Ali Tulumbacı Ocağının kuruluşu ile bir askeri birlik olarak ortaya çıkan bu teşkilat büyüdükçe aradan geçen 305 yıla rağmen hala kendini modern ekipmanlarla yenilemekte zorlanmaktadır.
Bunun başlıca sebepleri arasında Belediyelere bağlı olarak çalışan itfaiye teşkilatları ancak o belediyenin kısıtlı
imkanlarıyla bütçelerinden ayrılan kısıtlı bütçelerle bu kadar olmaktadır.
Buna karşın Orman yangınları Orman Genel Müdürlüğü’nün köy yangınları ise Köy Muhtarının sorumluluğundadır.
Büyükşehir belediyelerine bağlı ilçelerde Ormanla bitişik alanlarda çıkan yangınlarda tartışmalara yol açmaktadır.
Türkiye’de itfaiye araç sayılarının toplamı 4300-4500 arasındadır, bunların %70’i Büyükşehir itfaiyelerindedir.
Bu araçlar orantısız dağılımdadır, son çıkan ve bu yazıyı kaleme aldığım an itibariyle 4 gündür devam eden büyük
Seferihisar yangınlarında bu orantısızlık adına bu kadar büyük yangınlara İzmir’in kapasitesi ne yazık ki yetemediğinden diğer yangınlarda olduğu gibi çevre illerden ve hatta tek tek tespitlerime göre, Ankara, İstanbul, Eskişehir, Denizli, Muğla, Tekirdağ vb. illerden gelen onlarca araca rağmen 15 Helikopter, 4 yangın uçağının tüm müdahalelerine rağmen yüzlerce ev kül olmuş,
ölen hayvanlarımızın sayısı ve çeşitliliği belirsiz bir kıyıma uğramıştır.
Orman Bakanlığına bağlı ekiplere eşlik eden gönüllüler yani karadan müdahaleler olmasa bu yangınlar asla durdurulamaz,
çünkü şiddetli fırtına saatte 120 KM ulaşan yıkıcı etkisiyle bir yanda sönen alevleri savurarak çok uzak noktalarda yeni yangınların çıkmasına meydan vermektedir.
Karadan müdahalede 1200 dereceye varan alevlerin içinde canla başla söndürmeye çalışan resmi ekipler ve gönüllüler ne yazık ki liyakatli bir yönetim anlayışı olmadan biraz el yordamıyla kendi başlarına savaş veriyorlar doğal olarak eksik ekipmanlarda buna eklenince işte ülkemizde son 25 yıldır büyük bir doğa kırımı yaşanmaktadır.
Şu an itibariyle Ülkemizin dört bir yanında can alıcı yangınlar ortalığı kasıp kavurmaktadır, her yere müteahhitlere umarsızca yedirilen paralarla belediyelerde gelir gelmez sökülüp üstelik daha kötü yapılan kaldırımlara gömülen paralarla, peyzaj çalışması kapsamında yandaşlara yedirilen paralarla, yolcu gelmeyen atıl hava alanlarına gömülen paralarla, işlemeyen otoyollara ödenen
paralarla ülkemizin ciğerleri olan ormanlarımızı korumak, önceden müdahale etme sistemlerini kurmak, yangın bombası atan özel drone sürüleri, gibi daha pek çok modern sistemler alınabilir ancak, bu işi asıl profesyonel yönetim anlayışına ve siyaset dışı yönetimine bırakmadıkça biz daha çok yangınlar göreceğiz..
Bu vesile ile öncelikle canım İzmir’ime ve ülkemizin her yanında cayır, cayır çıkan yangınlarda her şeyini kaybeden kardeşlerimize geçmiş olsun, umarım bir çok yerde devam eden bu can yakan felaketler bir an evvel son bulur.
Sevgilerimle…
Haşmet GÜRBÜZ
Genel Sanat Yönetmeni
EGEDE YAŞAM ::: Özgür İnternet Gazetesi
Halkın ve Sadece Haklının Yanında…
YAŞASIN CUMHURİYET…
MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ…