Özgür İnternet Gazetesi – Halkın ve Sadece Haklının Yanında…

Özel sektör öğretmenlerinin taban maaş mücadelesi

0 5.728

Özel sektör öğretmenlerinin taban maaş mücadelesi

 

Okulların açılmasından bu yana iki haftaya yakın bir süre geçti. Çok iyi eğitim araç- gereç donanımına ve fiziki koşullara sahip olan 12 bine yakın özel okulda düşük miktardaki maaşlarla, güvencesiz koşullarda çalışan 200 bine yakın öğretmenin, taban maaş hakkı ve diğer talepleri gündemdeki yerini koruyor.

8.6.1965 tarih ve 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 33. maddesinde, “özel okullarda müdür, diğer yönetici ve öğretmenlere, dengi resmi okullarda uygulanan asgari başlangıç maaş veya ders saati ücretinden az ücret verilemez” deniliyordu. Bu kanun 8.2.2007 tarih ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun kabulüyle yürürlükten kaldırıldı. Yeni kanunda, yapılan bazı değişikliklere rağmen öğretmenlerin taban maaş hakkına dokunulmadı.

2014 yılında eğitim kurumu patronlarının isteği ve Meclis’teki yasa yapıcılarının kararıyla, 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 9. madde 2. fıkrasında yer alan taban maaş hakkı iptal edildi. Böylece özel sektör öğretmenlerinin kamudaki meslektaşlarıyla aynı maaş almasını sağlayan taban maaş hakkı ellerinden alınmış oldu. Bu hakkın iptalinden itibaren geçen 11 yıl boyunca, özel sektör öğretmenlerinin çoğunluğu asgari ücret düzeyindeki maaşlarla zor koşullarda yaşamaya mahkum edildi. Sayıları her yıl artan fakat ataması yapılmayan yüzbinlerce öğretmenin emeği, özel eğitim kurumları (özel okul, kurs merkezleri) piyasasının acımasız koşullarına sunuldu.

Öğretmen emeğinin değersizleştirilmesine paralel olarak özel sektörün eğitimdeki rolü de arttı. Zaman içinde eğitimle alakası olmayan, fakat parası olan bazı iş insanları, müteahhitler, galericiler veya tekstilciler, aşırı kar hesabıyla bu sektöre girdiler. Bunların büyük bir kısmı okulları, bir market ya da inşaat şirketi mantığıyla yönetmeye kalktı. Bu okulların bazıları, pandemi süreci ve derinleşen ekonomik krize bağlı olarak kapanırken, bir bölümü de özel teşvik, destek ve vergi indirimi gibi kolaylıkların yanında siyasi iktidarla yakın ilişkileri sayesinde ekonomik olarak güçlenip, büyüdü.

11 Temmuz 2023 tarihinde katıldığı bir televizyonun canlı yayınında “Kurslardaki öğretmenlerin büyük çoğunluğu, herhangi bir sınava girip başarılı olmuş değiller. Benim öğretmenimin girdiği KPSS sınavında başarılı olmadığı için orada öğretmenlik yapıyor” diyerek yüzbinlerce ataması yapılmayan öğretmeni bilgi açısından yetersizlikle suçlayıp itibarsızlaştırmaya çalışan Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e o günlerde Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası ve üyeleri tepki göstermişlerdi. Bu açıklamadan 26 ay sonra Bakan Yusuf Tekin, Erzurum’da ki bir okulun açılış sonrasında öğrencilerle sohbet ederken yaptığı konuşmada ilginçtir yine kurslarda çalışan ataması yapılmayan öğretmenleri eleştirdi. Bakan Tekin’in “Merdiven altında kurslar yapıyorlar. O kursları açanların büyük çoğunluğu, öğretmenleriniz gibi öğretmen olmak üzere buralara başvuruyorlar. Sınavı kazanamadıkları için öğretmen olamıyorlar. Gidiyor; merdiven altında kurs açıyorlar” şeklindeki açıklaması eğitim sendikalarıyla binlerce eğitimcinin tepkilerine neden oldu. Millî Eğitim Bakanlığı’nın çözemediği atama sorununu eğitim emekçilerinin sırtına yıkıp, onları küçümseyip değersizleştirmek haksız ve ayrıştırıcı bir yaklaşımdır. Bu eğitim emekçileri, eğitim politikalarındaki yanlışlar ve kadro tahsisatı plansızlığı nedeniyle bu kurumlarda, düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalıyorlar. Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’ in özel sektörde çalışan öğretmenler hakkındaki açıklamaları üzerine Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda şunlara yer verildi” Öğretmenlerin ve öğretmenlik mesleğinin itibarını zedeleyici ifadeler kullanarak hakaret suçunu ve sistematik olarak öğretmenleri kamuoyu önünde hedef göstererek toplumun bir kesimini dahil olduğu meslek nedeniyle alenen aşağılama, nefret, ayrımcılık ve bu şekilde görevini kötüye kullanma suçlarını ve resen tespit edilecek suçları işleyen Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin hakkında gerekli araştırmaların yapılarak hakkında kamu davası açılmasını talep ederiz” denildi.

“Bu merdiven altı kurumları liyakatle denetlemek, MEB’ in hazırladığı kaynaklar dışındaki kaynakları kullanan kurumlara, gerekli yaptırımları uygulamak bizzat MEB’ in ve onun başındaki Yusuf Tekin asli sorumluluğundadır” diyen sendika yüz binlerce eğitim emekçisinin MEB’ in sorumsuz politikaları nedeniyle merdiven altı ya da üstü kurumlarda sömürüldüğünün altını çizdi.

whatsapp-image-2025-09-20-at-20-45-30.jpeg

Özel Sektör Öğretmenleri, izinli ve denetimli eğitim kurumlarında çalışırlarken, sosyal güvenlik ve özlük hakları yönünden 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 4857 sayılı İş Kanunu’na; yetki, sorumluluk, ödül ve cezalar ile bunların uygulanması bakımından 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabidirler. Özel sektör öğretmenlerinin özel eğitim kurumlarındaki çalışma izni MEB’ in ilgili il/ ilçe müdürlüğü tarafından onaylanmaktadır. Kısaca öğretmen resmi olarak sisteme işlenmeden derse giremez. Sonuçta özel sektör öğretmeni, çalışma şartları için MEB Özel Öğretim Kurumları Kanunu’na tabidir.

Çalışma şartları ve öğretmen ücretleri

Ortalama olarak bir öğrenci için 400 bin ve 1 milyon TL eğitim ücretinin ödendiği gösterişli özel okullarda, öğretmenlerin girdikleri haftalık toplam ders sayısı 40 saat. Öğretmene, 40 saat derse girmese bile ek ders, bire bir soru çözme, takviye kursu, etüt, öğrenci koçluğu, sınav gözcülüğü, veli toplantısı yapma gibi görevlerde verilmektedir. Bu çalışmalar için öğretmene ayrıca bir ücret verilmemektedir. Öğretmen değerlendirmeleri için pek çok okulda veli memnuniyeti kriterleri öne çıkarılmaktadır. Özel Sektör Öğretmenlerinin aldıkları maaş ise çoğunlukla asgari ücret veya asgari ücretin biraz üzerindedir. Öte yandan yeni mezun ataması yapılmayan öğretmenler, düşük ücretlerle kurs merkezlerinde MEB’ den resmi onay izni alarak çalışmaktadırlar. Sınırlı sayıda bazı büyük eğitim kurumlarında tecrübeli öğretmenlere uygun maaşlar verilmesi, tüm öğretmenlerin de aynı ücreti aldığı anlamına gelmez. Özel okulların çalışan öğretmenlere ilişkin standart bir ücretleri yoktur. Sendikalı öğretmenler ise standart bir ücret yerine taban maaşı talep etmektedirler.

5 Eylül 2025 tarihinde, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası programına konuk olan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, “Ortalamaları çıkarttığımız da brüt ücret olarak kamudaki öğretmenlerle Özel okuldaki öğretmenler arasında böyle çok marjinal fark olmadığını görüyoruz.” ifadesini kullanmıştı. Bu ifadeye tepki gösteren Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Genel Başkanı Eren Edebali ise çekmiş olduğu bir video aracılığıyla Bakan Tekin’ e şu soruları sormuştu.” Sayın Bakan, madem elinizde veri var. Soruyoruz kaç bin öğretmen asgari ücretle çalışmaktadır? Öğretmenin eline geçen net ücretken, brütü örnek verme sebebiniz nedir? Kamudaki brütün neti ile özeldeki brütün neti arasındaki fark ne kadardır? Kamuda çalışan öğretmenin haftalık çalışma saati ile özelde çalışan öğretmenin haftalık çalışma saati arasındaki fark ne kadardır”? Video da kamu ve özel sektör öğretmenlerinin eline geçen net ücretler arasındaki farkı gösteren maaş bordroları paylaşıldı.

Gıda, ulaşım, elektrik, kira ve doğal gaz fiyatlarının alabildiğine arttığı bir dönemde, aldıkları düşük maaşlarla yaşam mücadelesi veren özel sektör öğretmenlerine, karşı başta Kocaeli olmak üzere birçok ilde özel öğretim patronları ve idarecilerinin, iş bulmayı engelleme, öğretmeni fişleme ve aralarında WhatsApp yazışmaları ile anlaşarak tek tip ücret belirleme gibi çalışma içine girdikleri, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın basın açıklaması ile öğrenilmiştir. Bu patronlar4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’u ihlal edip suç işlemişlerdir. Öğretmenin hak ettiği ücreti vermemek için kendi aralarında haksızca bir işbirliği yapıp kartel kuranların yazışmalarında sendika karşıtlığı öne çıkmıştır. Öğretmen emeğinin hileli yollarla pazarlık konusu edilmesi kabul edilemez bir durumdur.

Türkiye’de özel okullarda iş sözleşmeleri genellikle 10 ay üzerinden yapıldığı için ilan edilen maaş tutarları, gerçekte öğretmenin yıllık ortalama kazancını yansıtmıyor. Öğretmenin aldığı maaş miktarı, 12 aya bölündüğünde maaş miktarı aşağı çekilmiş oluyor. Yaz mevsiminde iki aylık sigorta priminin yatırılmaması uzun vadede öğretmenin emeklilik hakkını da geciktirmektedir.

whatsapp-image-2025-09-20-at-20-45-30-2.jpeg

İş sözleşmesi, kıdem tazminatı

Özel Sektör Öğretmenleri, belirsiz süreli, güvenceli iş sözleşmesinden yanadırlar. Fakat Türkiye’de her yıl Mayıs-Haziran ayları geldiğinde, özel sektör öğretmeni, genellikle kendi kurumunun seneye kendisiyle sözleşme imzalayıp, imzalamayacağının kaygısına düşmektedir. Bunu bilen bazı patronlar ise bu durumu bir tehdit unsuru olarak kullanabilmekteler. Öğretmen çok verimli olsa bile patron, daha düşük ücretle çalışabilecek öğretmen bulabilmek için öğretmene “performansınızdan memnun değiliz” diyerek iş sözleşmesini yenilememekte ve işten çıkarma yoluna gitmektedir. Sözleşme döneminde, işsiz kalma ihtimalini taşıyan bir öğretmen in, derslerine konsantre olması ya da verimli olması mümkün olabilir mi? Bu durumdaki bir öğretmen, öğrencisine güven aşılayabilir mi? 12 ay üzerinden yapılması gereken iş sözleşmeleri, genellikle 10 ay üzerinden yapılınca, maaş alamayan öğretmen, Yaz mevsimi süresince ekonomik sıkıntı çekmektedir. Bazı öğretmenler, bu süre içinde sırf geçinebilmek için farklı işler de çalışmak zorunda kalmaktadırlar. Bu nedendir tüm özel eğitim kurumlarında belirsiz iş sözleşmesine geçilerek, patronların kar hırsı ile öğretmenin emeğini ve ruhunu baskılamasına son verilmelidir. Özellikle Anadolu’nun farklı illerinde bazı özel eğitim kurumlarının yöneticileri, kadın öğretmenlere karşı cinsiyetçi bir tutum takına bilmektedirler

Annelik izninden dönen kadın öğretmenlerin girdikleri derslerinin azaltılması veya düşük performans bahanesiyle mobbinge uğraması söz konusu olabilmektedir. Evli çocuklu öğretmene ” işe yeterince odaklanamaz” imasında bulunulurken, bekar öğretmene de” zamanı çok, daha fazla sorumluluk alabilir” denmektedir.

Her yıl yenilenen sözleşmeler, öğretmenleri sürekli ” ilk çalışan pozisyonuna ” düşürür, bu da kıdem haklarının fiili gaspına yol açar. Yıllarca çalışan bir öğretmenin sözleşmesi feshedildiğinde kıdem tazminatını alamaması büyük bir adaletsizliktir. Kıdem tazminatı, bir öğretmenine, yıllarına verilen değerin somut bir göstergesidir. Bu hakkın ödenmemesi öğretmenleri kaygıya ve güvensizliğe sürükler. MEB ve ilgili kurumlar yeterli denetim yapmayarak, bu ihlallere karşı sessiz kaldıkça, patronların keyfi uygulamaları daha da artacaktır.

Eğitime hazırlık ödeneği

Eğitime hazırlık ödeneği, kamu okullarında görev yapan öğretmenlere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun ek 32. madde kapsamında her yıl bütçeyle tespit edilen miktarda verilmektedir.5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında özel okul öğretmenlerinin ücret ve özlük haklarının devlet okullarındaki emsalleri ile eşitlenmesi gerektiği belirtilmesine rağmen, özel okulların çoğunluğunda eğitime hazırlık ödeneği verilmemektedir. Bu ödeneği alamayan Özel Sektör Öğretmenleri, Özel Öğretim Kanununun 9. maddesinin eşitlik ve emsal ücret/ek ödemelere dair hükümlere dayanarak, hak talebinde bulunabilir. Okul, eğer bu hakkı sağlamıyorsa yargıya başvurulup alacak talebinde bulunulabilir.

Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 30 Ocak 2025 tarihinde, Türkiye Özel Okullar Derneği’nin 21. Geleneksel Eğitim Sempozyumu’nda özel okullarda çalışan öğretmenlere yeşil pasaport verilmesinin gündemlerinde olduğunu belirtmişti. Aradan dokuz ay geçmesine pasaport düzenlenmesine ilişkin henüz bir haber yok.

Özel sektör öğretmenleri sendikasının kuruluşu ve mücadele süreci

5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun ilgili maddesinin 2014 yılında yürürlükten kaldırılması ile taban maaş hakları ellerinden alınan ve sonraki süreçte gelişen ekonomik krize paralel olarak asgari ücret düzeyindeki maaşla açlık sınırında yaşamaya mahkum edilen özel sektör öğretmenleri, taban maaş hakkıyla diğer taleplerinin yerine getirilmesi ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi amacıyla 2021 yılı Ağustos ayında Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nı kurdular.

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, 10 nolu iş kolunda yer almaktadır. Bu iş kolunda, birbiri ile ilgisi olmayan farklı meslek gruplarından( ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar) yaklaşık 4,5 milyon sigortalı çalışan bulunmakta. Kısaca 10 nolu iş kolunda benzer meslek grupları bir çatı altında toplanmamıştır. TİS (Toplu İş Sözleşmesi) Kanunu’nun 41. maddesine göre bir sendikanın TİS yapmaya yetkili olabilmesi için faaliyet gösterdiği işkolunda üye sayısının yüzde 1′ ine sahip olması gerekir. Bu iş kolunda yaklaşık 4,5 milyon çalışan olduğu için Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası üye sayısının da 45 bin üyeye ulaşması gerekmektedir. Bilinçli olarak konulan bu sendikal baraj anti demokratiktir.

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, 10 nolu işkolunda faaliyet göstereceğini ilan etmesine rağmen, daha çok eğitim- öğretim hareketine bağlanmayı hedefleyip, demokrat ve bağımsız bir sendika olarak, özel öğretim kurumlarında çalışan eğitimcileri örgütlemeyi esas aldı. Türkiye’nin farklı illerinde özellikle taban maaş hakkı talebini duyurmak için basın açıklamaları yaptı. Bu basın açıklamalarına, polis biber gazı ile müdahale edip 7 eğitim emekçisini gözaltına alınınca kamuoyunda tepki oluştu. Medya da ve kamuoyunda sendikanın görünürlüğü arttı.

Öte yandan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın yöneticileri, haksız yere işten çıkarılan, fiziki saldırıya uğrayan, sindirilen, ne ücret verilirse ” kabul eder” gibi görünen ve güvencesizliği iliklerine kadar hisseden öğretmenlerin sorunlarına, bizzat kurumlarına giderek sahip çıktılar. Özel sektör öğretmenlerinde bir güven algısı oluşturmayı başardı.

Kendi meslektaşlarının sorunlarına sahip çıkan, haklı taleplerini kamuoyuna ve yetkililere duyurmayı başaran, genç ve dinamik öğretmenlerin içinde yer aldığı Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, kararlı duruşu ile de ” birilerini” rahatsız etti.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre 2022 Ocak ayında 622 olan üye sayısını 2025 Eylül ayında 11 bin 300 ‘e çıkarmış olan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın üye sayısını kısa sürede artırmış olması dikkat çekicidir. Bu sendikanın yöneticileriyle üyelerinin arasındaki güç birliği ve mücadeleci ruh, yıllardır durağan ve günü kurtarmaya yönelik sendikacılıkta ısrarcı olanlarda da ister istemez bir sinerji yarattı.

Geçen yıl Mayıs, Haziran aylarında Öğretmenlik Meslek Kanunu(ÖMK) teklifi görüşmeleri sırasında, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, taban maaş hakkı ve diğer hakların bu kanuna dahil edilmesi için Ankara ‘ da Meclis Parkı’ nda 52 gün süren protestolarını ” Eğitim Nöbeti ” adı altında devam ettirdiler. Bu eylemler sırasında gözaltına alınan yönetici ve üyeler oldu. 10 Ekim 2024′ de TBMM’ de yasalaşan ÖMK’ da Özel Sektör Öğretmenlerinin talep ve önerilerine ne yazık ki yer verilmedi.

Yine bu yıl, 25 Haziran’ da Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, taban maaşın yeniden yasalaşması, belirsiz süreli iş güvencesi, kamu ile özlük haklarında eşitlik ve eğitim ve güzel sanatlar iş kolunun yeniden düzenlenmesi talepleri ile İstanbul Kadıköy ‘ den başlayarak Ankara’ ya kadar bir yürüyüş düzenledi. 1 Temmuz günü Ankara’ya ulaşan öğretmenler, yürüyüşlerini sendikanın il binası önünde sona erdirmek isterlerken Ziya Gökalp caddesinde, polis müdahalesi ile karşılaştılar. Burada gözaltına alınan 23 öğretmen daha sonra serbest bırakıldı.

MEB’in tutumu

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın 4 yıldan bu yana güçlü bir şekilde gündeme taşıdığı hak kayıpları ve talepleri için Millî Eğitim Bakanlığı ne yazık ki taleplere karşı koyma, geciktirme, sorumluluğu patronlara atma ve belirsizlik üretme yaklaşımı içinde oldu. Tabi her fırsatta eğitim kurumu patronlarının yanında durmayı ihmal etmedi. Özel Sektörün eğitim-öğretim sürecindeki yerini yüzde 20’lere çıkarmak gerektiğini toplantılarda bizzat Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin dile getirdi.

MEB, tatil günlerinde öğretmenlerin çalıştırılması ve 10 aylık sözleşme dayatmalarına karşı yapılan şikayetler için gerçek anlamda denetim sorumluluğunu getirmekten kaçındığı eleştirisi ile karşı karşıyadır. Önümüzdeki dönemde MEB,” özel sektör öğretmenlerine karşı vadetme” üzerine kurulu yaklaşımını devam ettirecektir. Taban maaş hakkı ve diğer özlük hakları talebi için mücadele eden eğitim emekçileri, her durumda kararlı olmak zorundadır.

Özel Sektör Öğretmenlerinin talepleri:

•Taban maaş hakkının yasayla yeniden düzenlenmesi

•Belirsiz iş sözleşmesi hakkının tanınması

•Eğitim ve güzel sanatlar iş kolunun yeniden düzenlenmesi

•Kamu ile özlük haklarında eşitliğin sağlanması

Sendikalı öğretmenlerin üzerindeki baskılara haklarında açılan davalara işten çıkarmalara son verilmeli, emeklerini korumanın ve güvence altına almanın en temel somut göstergesi olan taban maaş hakkı geri getirilmelidir. Özel Sektör Öğretmenleri, kurumlarında çalışan unvanları dışındaki işlerde çalıştırılmamalıdır.

Özel sektör öğretmenlerinin taban maaş hakkı mücadelesi, sadece bir maaş sorunu değildir; öğretmenin mesleki itibarı, eğitimin kalitesi, çalışma güvencesi ve toplumun laik bilimsel eğitim hizmetine erişim adaletiyle bağlantılı olan toplumsal bir sorundur.

 

Hasan Aydın

 

 

 

 

 

 

 


EGEDE YAŞAM  :::  Özgür İnternet Gazetesi

Halkın ve Sadece Haklının Yanında…

YAŞASIN CUMHURİYET…

MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ…

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…

 

0 0 votes
YAZI PUANI
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
0
Would love your thoughts, please comment.x