ORTADOĞU ÇIKMAZI (1)
Bölgede yaşanan olayları “şark meselesi”nin günümüze uzantısı, kalıntısı olarak yorumlama gerçekçi yaklaşımdır.
“Şark meselesi”nin kökeni, dağılmakta olan Osmanlı İmparatorluğu toprakları üzerinde emperyal güçlerin pay alma çekişmesinin ifadesi olarak;
19.yüzyıl başlarına, 1815 “Viyana Kongresi’ne” kadar uzamaktadır…
Pay alma, bölüşme senaryosunun sahneye konulmasında başrolleri;
🔸 Rusya,
🔸 İngiltere,
🔸 Fransa üstlenmiştir…
Pay alma çekişmesine Avrupa, Balkanlar’daki topraklar değil, Ortadoğu bölgesi de dahildir.
Nitekim Birinci Cihan Savaşı sonlarına doğru İngiltere, Fransa, Rusya arasında imzalanan üçlü anlaşma, görüşmelere;
İngiltere adına; Mark Sykes,
Fransa adına da; Georges Picot,
Katıldığından, adlarına izafeten; “Sykes-Picot Anlaşması” olarak anılmaktadır.
Rusya’ya bu anlaşma kapsamında Doğu Anadolu’da pay ayrılmış;
Ortadoğu ise İngiltere-Fransa arasında bölüşülmüş, bu iki devletin güdümünde, mandası altında yapay devletler oluşturulması kararlaştırılmıştır.
Almanya’ya pay vermek doğal olarak söz konusu olmamıştır.
Almanya, bölgede açıkça pay ayrılmasa da Osmanlı İmparatorluğu ittifakı yoluyla bölgeye nüfuz etme stratejisi izlemiştir.
Geçmişte Bağdat Demiryolu projesi, günümüzde peşmergeye silah desteği bu stratejinin göstergeleridir.
Ortadoğu, sadece jeopolitik coğrafi konumu, pazar büyüklüğü açısından değil;
Bilinen doğalgaz ve petrol yataklarının zenginliği yönünden, emperyal güçlerin ilgi ve çekişme alanı olmuştur.
Emperyal güç olarak İkinci Dünya Savaşı sonuna değin bölgede etkili olan İngiltere, savaş sonrası sahneden görüntü olarak çekilmiş, perde arkasında güçlü yönetici (kamerilla) rolü üstlenerek, bölgede etkinliği ABD’ye devretmiştir.
ABD’nin BOP ya da GOP olarak adlandırılan projesi, aslında şark meselesinin Ortadoğu faslıdır.
Ortadoğu’da emperyal güç olarak ABD etkili olmakla beraber;
Rusya’nın, Fransa’nın, kamerilla rolü üstlense de İngiltere’nin;
Açıkça olmasa da Almanya’nın, ekonomik güç olma yanı sıra siyasi güç olmaya da yönelmiş Çin’in de bölgeyle ilgileri pay alma, en azından nüfuz bölgeleri oluşturma niyetleri, çabaları vardır.

Yazılı, dünya tarihinin başladığı, ilk tarımın yapıldığı ve ilk kalıcı yerleşim yerinin başladığı;
Ortadoğu 20. yüzyılın başında istikrarsızlığın merkezi haline geldi.
Batı, Ortadoğu’daki toplumsal, kültürel ve dini yapıyı anlayamamış, anlamaya da çalışmamıştır.
Ve Ortadoğu’ya daima sömürgecilerin çıkarları açısından yaklaşmıştır.
Turan ÇATAL
Araştırmacı Gazeteci-Yazar
EGEDE YAŞAM ::: Özgür İnternet Gazetesi
Halkın ve Sadece Haklının Yanında…
YAŞASIN CUMHURİYET…
MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ…
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…


