Özgür İnternet Gazetesi – Halkın ve Sadece Haklının Yanında…
mustafa kemalin aslerleri 2
XX

MİSYONER ÖĞRETMEN

0 5.724

MİSYONER ÖĞRETMEN

Yıllar önce İzmir Kadınlar Hapishanesindeki mahkum kadınlara akşam dersleri verilmesi kararlaştırılmıştı.
Bir gün milli eğitim müdürünün odasına zayıf, ufak-tefek bir genç kız girdi.

–“Ben bu dersleri memnuniyetle kabul ederim, efendim,”dedi.

Müdür şaşırmıştı…
Karşısındaki genç kız, okuldan yeni çıkmış, üstelik son derece de hassas bir insana benziyordu.
Müdür bir kez daha hapishanedeki tipleri gözünün önüne getirdi.
Olacak şey değildi…
Lakin düşüncesini belli etmedi;

–“Peki, hoca hanım, bu işle meşgul olacağım.” dedi.

İki hafta geçmeden, genç kız, soğuk ışıklar altında hapishane koğuşundaki akşam derslerine başlamıştı.
İşi bittikten sonra, ince pardösüsünün yakasını kaldırıyor, süngülü nöbetçilerin, zincirli kapıların arasından geçerek sokağa çıkıyor ve hızlı adımlarla evine koşuyordu.
Hapishane müdürü de, milli eğitim müdürü gibi, hayretler içinde idi.
O, kavgacı, o geçimsiz mahkumlar, genç öğretmeni hem sevmeye, hem saymaya başlamışlardı.
Kadınlar hapishanesinde ilk defa böyle bir hava esiyordu.
Fakat işinde inanılmaz bir başarı gösteren kızın, bir süre sonra acayip bir suçla adliyeye götürüldüğünü görüyoruz.

Hakkındaki suçlama;
Misyonerlik…
Gittikçe kabaran dosya, misyoner öğretmenden bahsediyordu…
Neler yapmamıştı ki;
Kadınlar hapishanesi derken, Kinder Garten Teşkilatında çalışmalar.
Çocuklara iyi insan olmak etrafında birtakım telkinler.
Bütün bunlar misyonerlik denilen şeyden başka ne idi..?
İş o kadar dallanıp budaklandı ki, Ankara’ya kadar intikal etmiş ve onca önemli işi arasında Atatürk meseleyi merak etmişti.

–“Bana misyoner öğretmenin dosyasını getiriniz,” dedi.

Bütün bir gece o dosyayı inceledikten sonra, ertesi günü öğretmen Sıdıka Avar’ı yanına çağırttı.
Genç öğretmen Atatürk’ün karşısına çıktığı vakit bir yaprak gibi titriyordu.
Atatürk, bu ufak-tefek kıza hayretle baktı.

–“Misyoner öğretmen sensin, öyle mi?” diye sordu.

Avar şaşırmıştı…
Yavaşça;

–“Efendim, ben öğretmen Avar,” diye fısıldadı.

Atatürk, o zaman genç öğretmene doğru parmağını uzatarak yüksek sesle şunları söyledi;

–“Hayır. Sen misyoner Avar’sın. Bana, senin gibi misyonerler lazım.”

Ondan sonra da Atatürk fikirlerini açıkladı;

–“Bir toplum, daha ziyade aile yoluyla, bilhassa kadın yoluyla kazanılabilirdi.

Genç öğretmen Doğu’ya gidecekti.
Oradaki genç kızları, hatta bunların arasında hiç Türkçe bilmeyenleri bile toplayacaktı…
Onları, bu toplumun potasında yetiştirecekti;
Sonra bu çocuklar birer ışık huzmesi altında köylere gönderecekti.”
Sözlerinin sonunda;

–Git, memleketin içine gir, dağ köylerine uzan;

Orada, bizden ışık bekleyen yarının annelerini göreceksin,” dedi.
Genç öğretmen, içi içine sığmaz bir halde Atatürk’ün yanından çıktı.
İşte yıllar ve yıllardır Avar, doğu illerinden birinde Kız Enstitüsü Müdürlüğü’nde bu inanılmaz işle meşguldür.
Şimdi; Elazığ, Tunceli, Bingöl çevrelerindeki halk, bu ufacık-tefecik kadından, bir azize gibi bahseder.
Onun hakkında iki yüze yakın mani, masal ve çocukların dilinde sayısız Avar şarkıları vardır.
O, yol vermez,
geçit tanımaz dağlara, at sırtında tırmanır.
Dağ köylerinden, çoğu esmer köy kızlarını toplar.
Onları kendi ceketine sarıp okuluna götürür.
Avar, Doğu’da gerçekten inanılmaz bir isimdir.
Dağ tepesindeki köylere bu masal kadının, öğrenci toplamak için gittiği zaman köylüler;

–“Kızımı da götür, Avar.” diye atın üzengisine yapışıyorlar.

Şehre, Avar’ın okuluna gelen kızı, bir kere de üç-dört yıl sonra görünüz.
Ben, bir insan yaratma mucizesini orada gözlerimle gördüm…

Hikmet Feridun Es
Hayat Dergisi-1957

BU GERÇEKLER ÜZERİNE ŞUNLARI EKLEYELİM

Osmanlı İmparatorluğu mirası üzerine inşa edilen Cumhuriyet rejiminde okuma yazma oranı %1 lerde idi.
Anadolu halkı, yoksul olmanın yanında cehalet batağında inim inim inlerken Atatürk’ün en büyük devrimi nedir derseniz?
Ben eğitim seferberliği,ve harf devrimi derim.
Atatürk,Sıdıka Avar gibi aydın öğretmen kadrosunu yaratmak için askeri personelden de yararlandı.
Zeki ve okur yazar çavuşları askerlik bitimi sonrası Ankara da harf devriminden sonra hızlandırılmış eğitime tabi tutmuş ve yurdun dört bir yanına bir ışık olarak göndermiştır.
Bu bir, Fin eğitim modelidir.
Lütfen “Beyaz Zambaklar” romanını okuyunuz.
Uygulamalı eğitim tüm ülkede kendi koşulunu yaratmış.

▪Halkevleri,
▪Türk ocakları,
▪Ziraat mektepleri,
▪Köy enstitüleri,

Bu model üzerine inşa edilmiştir.
Atatürk Devrimlerine emeği geçen;

▪Sıdıka Avar,
▪Hasan Ali Yücel,
▪İsmail Tonguç,
▪Fakir Baykurt,
▪Mahmut Makal,

Ve daha niceleri…

Büyük saygıyı,hak ediyorlar bence…
Ben saygı ile önlerinde eğiliyorum.

 

Turan ÇATAL
Araştırmacı Gazeteci-Yazar

 

 

 

 

 

 


EGEDE YAŞAM  :::  Özgür İnternet Gazetesi

Halkın ve Sadece Haklının Yanında…

YAŞASIN CUMHURİYET…

   MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ…

0 0 votes
YAZI PUANI
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
0
Would love your thoughts, please comment.x