Atatürk’ün 1927’de yaptığı bir konuşmanın bir bölümüdür;
“Efendiler, biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil, bilakis bu gibi yapılar din ve devlet düşmanı oldukları, Selçuklu ve Osmanlı’yı bu yüzden batırdığı için yasakladık.
Çok değil yüzyıla kalmadan eğer bu sözlerime dikkat etmezseniz göreceksiniz ki, bazı kişiler bazı cemaatlerle bir araya gelerek bizlerin din düşmanı olduğunu öne sürecek, sizlerin oyunu alarak başa geçecek, ama sıra devleti bölüşmeye geldiğinde birbirlerine düşeceklerdir.
Ayrıca unutmayın ki, o gün geldiğinde, her bir taraf diğerini dinsizlikle ve vatan hainliği ile suçlamaktan geri kalmayacaktır.”
07 Aralık 1927 / Ankara
Yukarıda Atatürk’ün alıntısından sonra yazacaklarımı üzüntü ile kaleme aldığımı belirtmek isterim. Tam 95 yıl önce yazılanları günümüze uyarladığımda sanki bu günleri görmüş ve yarattığı Cumhuriyet ve çocuklarına vasiyet ve tavsiyelerde bulunmuş! Şimdi bir kere daha anlıyoruz ki ölümünden sonra tüm dünya liderleri Atatürk adına içten, samimi taziyelerini sunmuşlardır. Atatürk’ün büyüklüğünü tescil etmişlerdir.
Gerici, yobaz ve faşist feto darbesini unutmadık! Feto operasyonlarını hep birlikte yaşadık ve yaşıyoruz. Ne hikmetse siyasilere ulaşılamadı! Feto faşist yapılanması da kamufle olabilme adına daha önce olduğu gibi başka cemaatlerin içinde kamufle olduğu kanısı toplumda oldukça yaygın olduğunun altını çizmek isterim. Olayları ve konuları bu çerçevede incelemekte de fayda görüyorum.
Gelelim bu güne! Biz çocuklarımızı öpmeye, koklamaya kıyamadığımız bir duygu içerisindeyken nefret uyandırılacak bir konuyla toplum adeta şok oldu! Dini referans göstererek sapkın ve iğrenç yanlarını bir kez daha gün yüzüne serdiler. Gerçeklerin her zaman gün yüzüne çıkmak gibi bir huyu vardır. Altı yaşında bir çocuk, İmam nikahı ile evlendiriliyor. Batsın sizin o imamınız! Taciz, tecavüz, sapkınlık ne derseniz deyin! Ben şahsen bu olanları duyunca insanlığımdan utandım. Ahlaksızlıklarına dini de referans göstermeleri kelimenin tam anlamıyla insanlık dışı bir davranıştır.
Bu konu toplumda derin infial yaratmış olmasına rağmen bir de toplumla alay edercesine, hoyratça dün 15 yaşında bir kız çocuğun daha düğünün yapıldığını tüm televizyonlardan öğrenmiş olduk. Bu cesaret ve pervasızlığın adını siz koyun sevgili okurlarım.
Şarkıcı Gülşen olayını unutmadık ve unutmayacağız. Sahnede söylediği bir söz” imam hatiplilerle ilgili olduğu iddia edilen’ ki düşünce suçu olabilir bence” dört ay önce söylendiği halde sosyal medyaya düşünce evinden gözaltı yapılıp der dest edilerek cezaevine konmuştu!
Bu olayda “altı yaşında bir kız çocuğu” sabit bir fiil ve icraat olmasına rağmen gözaltı yok, tutuklama yok. Gelinde çıkın bakalım bu işin içinden! Sonra tabi ki 15 yaşında bir çocuğun düğünü davullu zurnalı düğün salonlarında alenen yapılır. Suçun karşılığı nasıl olsa yok. Onları koruyan yasalar üstü bir siyasi anlayış var!
Sen evliliği anne, baba onayı ile on altı yaşına indirirsen ve eğitimde “4+4+4 eğitim” sistemini getirirsen kız çocukları uzaktan eğitim adında okullardan uzak tutarsan, bir de lise de nişanlanmayı yasallaştırırsan istediğin kadar bu olay ve olayları” siyasete alet etmeyelim dersin.” Bu olaylar siyasetin doğal bir sonucu olduğunun altını çizmek isterim. Bu gelişmeler siyasetin bir sonucudur.
Bu konularda yazmanın sonu yok. Başta Atatürk’ün sözlerini anımsayalım ve hiç unutmayalım. Rehberimiz sarı saçlı, mavi gözlü dev adamdır. Rehberimiz Mustafa Kemal Atatürk ve devrimleridir.
Aydınlık bir Türkiye umuduyla sevgili okurlarım. Güzel ve özgür bir memleket hayal ediyorum. Sağlıcakla kalın sevgili okurlarım.
Turan ÇATAL
Araştırmacı Gazeteci-Yazar
Memleketim, memleketim, memleketim,
Ne kasketim kaldı senin ora işi
Ne yollarını taşımış ayakkabım,
Son mintanın da sırtımda paralandı çoktan,
Şile bezindendi.
Sen şimdi yalnız saçımın akında,
Enfarktında yüreğimin,
Alnımın çizgilerindesin memleketim,
Memleketim,
Memleketim…
NAZIM HİKMET RAN