İşte gerçekler sınıfsal açıdan bakış…
İzmir’de doğru bilinen yanlışlar: Belediye işçisi ne istiyor, Cemil Tugay neden halkı kışkırtıyor?
İzBB Başkanı Cemil Tugay, grevin ilk gününden beri belediyenin koşullarının ne kadar sıkıntılı, işçilerin taleplerinin ne kadar abartılı olduğunu anlatıp duruyor, gerçekliği şüpheli bu bilgileri ve tartışmalı ithamlara bakalım.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı şirketlerde çalışan 23 bin işçi Perşembe gününden beri grevde. Hakları için, insanca koşullarda çalışabilmek ve yaşayabilmek için, en önemlisi de eşit işe eşit ücret talebiyle mücadele ediyorlar.
Belediye işçilerinin sürdürdüğü grev sadece ücret pazarlığı değil, aynı zamanda sınıfsal bir mücadele alanı. Çünkü CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın işçilere reva gördüğü ücretler, AKP iktidarının yıllardır emekçilere dayattığı politikaların yerel ölçekteki örneğinden ibaret. Üstelik bunu “kamuculuk” maskesiyle sunmaya çalışan bir anlayış, grevi suçlamaktan, halkı işçilerin karşısına dikmeye çalışmaktan çekinmiyor.
Gerçeklerse yalın. soL, Cemil Tugay’ın işçileri İzmirlilere şikayet ederken başvurduğu yalan ve çarpıtlamaları tek tek inceledi.
Sarı sendikaya bol kepçe, muhalif sendikaya kaşıkla…
Grev, bazı çevrelerin iddia ettiği gibi sendikanın fahiş ücret taleplerinden değil, belediyenin “eşit işe eşit ücret” ilkesini uygulamayı reddetmesinden kaynaklanıyor. Bu temel neden göz ardı edilirse grevin ne anlama geldiği anlaşılamaz.
Türk-İş’e bağlı Belediye-İş Sendikası’nın yetkili olduğu şirketlerde imzalanan toplu iş sözleşmelerine tabi çalışan işçiler ile DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası’na üye işçiler arasında on binlerce liraya varan ücret farkları bulunuyor.
Cemil Tugay “eşit işe eşit ücret” talebinin haklı olduğunu kabul ediyor, ancak önceki sözleşmeleri “sorumsuzluk” olarak niteliyor. Yani hem ücret farkını hem de bu farkın belediyede ciddi bir sorun yarattığını reddedemiyor, ama çözüm yerine suçu işçilere yüklüyor.
Özetle Tugay, iktidara yakın sendikanın işçisine daha yüksek ücret vermeyi kabul ederken muhalif sendikanın üyelerine yoksulluk sınırını çok görüyor.
Dümdüz AKP’cilik
AKP hükümeti Türkiye halkını yıllardır yoksulluğa mahkum ederken, “ana muhalefet” partisinin belediye başkanı, açıkça, AKP’nin sefalet ücretlerini savunuyor ve şöyle diyor:
“Son 5 yılda asgari ücretin dolar karşılığı yüzde 57 artarken, İZENERJİ işçisinin maaşı dolar bazında yüzde 85 arttı.”
Aynı Cemil Tugay çok değil, 7 ay önce, asgari ücret görüşmeleri sürerken “Açlık sınırının 20 bin lira olduğu bir dönemde asgari ücretin 17 bin lira olduğunu kimse konuşmuyor’’ diye yakınıyordu.
Asgari ücret açıklandıktan sonra da “Ekonomik kriz ortamında İzmirlileri açlık ve yoksulluk sınırı altında tutmayacağız” dedi.
Diyelim ki asgari ücrete iktidarın yaptığı gibi dolar bazında yüzde 57 yerine Cemil Tugay’ın belediye işçisine çok gördüğü gibi yüzde 85 zam uygulansaydı… Bu durumda asgari ücret bugün 25 bin 800 lira olacaktı. Açlık sınırının bu ay itibariyle 25 bin lirayı aştığını hatırlatalım.
Bütçeden işçiye 1, patronlara müteahhitlere 6 dilim
Cemil Tugay söze ‘’Belediye bütçesi yok edildi, talebi karşılayamayız’’ diye başlıyor.
Oysa Belediyenin 2025 bütçesinden personele ayırdığı pay sadece yüzde 7. Bu tutara sigorta primleri ve yıl içinde yapılacağı öngörülen zamlar da dahil.
Buna karşılık ‘’hizmet alımı’’ olarak adlandırılan ihale giderleri bütçenin yüzde 21’ini oluşturuyor. Benzer şekilde ‘’gayrimenkul sermaye üretim giderleri’’ başlığı altında toplanan müteahhitlere ödenen tutarın oranı da yüzde 22. Yani patronlara ve müteahhitlere aktarılan kaynak işçiye ayrılanın 6 katından fazla.
Bütçe ödenekleriyle yıl sonu gerçekleşmelerinin denk olmayacağı düşünülebilir. Ancak bu yılın ilk üç ayındaki bütçe performansı, öngörülenin dışında harcama yapılmadığını gösteriyor. Nitekim çoğunluğunda Cemil Tugay’ın yönetimde olduğu 2024 yılında da personel giderlerindeki sapma oranı yüzde 1,3 olmuştu.
Öte yandan konu işçinin ücreti olunca bütçe giderlerinden taviz vermeyen Cemil Tugay, bir önceki görev yeri olan Karşıyaka’da ”gelir” adı altında kıymetli arazileri iktidarın gözde müteahhitlerine altın tepside sunmuştu. 2019’da Mavişehir’de yer alan 32 milyon lira değerindeki konut imarlı denize sıfır arsa 20 milyon liraya Cengiz İnşaat’a satılmıştı.
Tugay: ‘Sendika yöneticileri işçilere ve basına yanlış bilgiler aktarıyor’
Aksine, belediyenin aktardığı bilgiler gerçeği yansıtmıyor.
Cemil Tugay’ın ‘’işçilerin talebi’’ olarak aktardığı tutarların içerisinde sigorta primi, işsizlik sigortası, yol-yemek yardımı, kıyafet desteği gibi çok sayıda kalem bulunuyor.
Tugay’ın hesabına göre bir temizlik işçisinin devlet hastanesinde muayene olabilmesi, emekli olabilmesi, mesai arasında yemek yiyebilmesi, işe servis veya toplu taşımayla gidebilmesi, iş kıyafeti giyebilmesi gibi hakları lüks.
Belediye işçisinin aldığı ücret ‘adil’ mi?
Tartışmasız grevde en çok tartışılan soru şu oldu: ”Belediyede temizlik işçisi 50-60 bin lira maaş alıyor. Aynı işi özel sektörde yapanlar 22 bin lira alıyor. Bu adil mi?”
Öncelikle sorunun kendisi adil değil. Çünkü bu soru temizlik işçisinin 22 bin lirayı hak ettiği varsayımına dayanıyor.
Öte yandan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan bir temizlik işçisinin net ücreti 50-60 bin lira değil, 37 bin lira.
Ayrıca muadil firmalarla yapılan kıyaslamalar da gerçeği yansıtmıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi temizlik işçisine 45 bin lira ücret teklif ediyor. Aynı işi yapan ve toplu sözleşme imzalamış emsal şirketlerde çalışan bir işçi 64 bin lira kazanıyor.
Grev nedir, hangi grev haklı olacak?
“Grev var ama halk cezalandırılıyor. Grev yasal olabilir ama bu halkı çöplüğe, hastalığa mahkûm etmek değildir!” Oysa grev, tam da, işçi sınıfının emeği olmadığında dünyanın dönmeyeceğini ortaya koymak için, hayatı kesintiye uğratmak için yapılır. Mağduriyet yaratılmadan hangi grev yapılabilir ki?
Yakın zamanda yürüyen boykot kampanyalarına karşı hükümetin argümanı da bu değil miydi?
Grev kırıcı kime denir?
Grev kırıcı, işçilerin yaptığı bir greve katılmayarak ya da grevdeki işçilerin yerine çalışarak grevin etkisini azaltan veya bozanlara denir.
Örneğin Lezita’da düşük ücret dayatmasına karşı greve giderken, patronun Hindistan’dan işçi getirmesi ve Çalışma Bakanlığı denetimine takılmamak için arka kapıdan üretime sokması grev kırıcılıktır.
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 70. maddesine göre grevdeki işçilerin yerine işçi çalıştırmak yasaktır. Bu yasağa uymayan patronlara para cezası verilir.
İlçe belediyelerinin temiz işçilerine çöp toplatan Cemil Tugay bu nedenle suç işlemektedir.
Hemen her açıklamasında neyin grevin kapsamında girip girmediğine dair yeni standartlar anlatan Tugay, ”Greve çıkan işçi gitsin evinde otursun” diyor.
Greve çıkan işçiler nöbetleşe bir şekilde görev alanını terk etmez. Çünkü iş sahası boş bırakılırsa Cemil Tugay gibi işverenler üretim ve hizmeti sürdürmek için grev kırıcılık yapabilir.
‘Grev sorumsuzluktur’
Tugay’ın şu ifadeleri, “madem ortada bir haksızlık var, buna karşı mücadele etmeyin, kabullenin” çağrısı içermenin yanı sıra, grev hakkını ve mücadeleyi “sorumsuzluk” olarak niteliyor: “‘Eşit işe eşit ücret’ anlayışı haklıdır ancak yapılmış bir sorumsuzluğu, başka bir sorumsuzlukla daha büyük bir sorun haline getirmeye kalkmaya kimsenin hakkı yok.”
‘Güç gösterisi’
Cemil Tugay, işçilerin güçlerini göstermesini kötü bir şey olarak kodlayarak “Sokaklarda güç gösterisi yapılıyor, üzülerek izliyoruz” diyor. Oysa Türkiye’nin en fazla ihtiyaç duyduğu şey, tam olarak bu güç gösterisi, işçilerin, emekçilerin sokağa çıkıp güçlerini hissetmesi.
‘Talep kamucu değil, dayanışma ruhuna uygun değil’
Cemil Tugay, burada, tam bir ikiyüzlülük sergiliyor. Tugay’ın bizzat kendisi kamucu değil, İzmir Büyükşehir Belediyesi patronlarla çok ilişki halinde, Bu ifadeler, halkı işçilere karşı kışkırtmak için bilinçli olarak sarf ediliyor…
Turan ÇATAL
Araştırmacı Gazeteci-Yazar
EGEDE YAŞAM ::: Özgür İnternet Gazetesi
Halkın ve Sadece Haklının Yanında…
YAŞASIN CUMHURİYET…
MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ…