Çin’in Davetiyle
Uygur Özerk Bölgesi’ne Giden Türk Gazeteciler
Eleştirecek Birşey ‘BULAMAMIŞLAR…!’
3 Eylül 2025
Türkiye’den bir grup gazeteci; Yavuz Selim Demirağ, Mehmet Ali Güller, Merdan Yanardağ, Haluk Hepkon, Ümit Zileli, Yavuz Alogan, Zeynep Gürcanlı, Erkin Öncan; Çin’in resmi davetlisi olarak Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ne gittiler! Bu gazeteciler, en büyük tepkiyi çeken “toplama kamplarını” ziyaret etmemişler. Gazeteci Merdan Yanardağ “İsteyen camilerde ibadetini yapıyor, Arapçayı öğreniyorlar, isteyen dans ediyor…!”. Merdan Yanardağ’a göre Arapça öğrenmek ve dans etmek çok çok önemli…! Uygur Türklerinin İbadetleri ve dans etmeleri Çinlileri neden rahatsız etsin? Uygur Türklerinden doktor, mühendis, akademisyen olanlarına rastlamışlar mı? Mümkün değil…!
Birleşmiş Milletler’in 2022’de yayımladığı rapor da dahil olmak üzere birçok uluslararası kurum, Çin’in Uygurlara yönelik politikalarının “insanlığa karşı suçlar” boyutuna ulaştığını dile getiriyor. Çin’e gitmiş bizim(!) bu gazeteciler ise; Uygur bölgesindeki baskı iddialarının gerçeği yansıtmadığını açıklayabiliyorlar…!!???
Bu gazeteciler, herhalde “ağızlarını açıp havaya bakarak” gezdiler diye düşünüyorum.
2004-Nisan ayında tekstil ve hazırgiyim sanayicilerinden 45 kişilik bir grup olarak Çin’e 10 günlük bir iş gezimiz olmuştu.
Fuar dönemi idi. Çinlilerin tekstil makineleri ve deri-tekstil hazırgiyim fuarlarını gezdik. Çinliler hemen hemen her türlü tekstil makinelerini üretmişler, fuarda sergiliyorlardı…!
Grup olarak, Çin’in tarihi yerlerini; Çin Seddini, Çin imparatorluğunun Sarayı gibi yerleri gezdik.
Genel koordinatörü olduğum Şahinler Holding’in Çin’deki satın alma sorumlusu Serkan Eskiyurt ile son 6 günde Çin’in Pekin, Tianjin, Şanghay illerini gezdik. Serkan Eskiyurt, Milli Eğitim Bakanlığı’nca Çin’e Çince öğrenmesi için gönderilmişti, 8 yıldır Çin’deydi. Çinceyi öğrenen Serkan bir süre de Çin’in geleneksel tıp okulunda okumuş, zeki bir genç idi.
Serkan’ın kendisi ile aynı yaşlarda Çinli bir arkadaşı vardı. Çinli gencin babası Çin komünist polit bürosunda bullunmuş, bakanlık yapmış biri imiş. Çinli baba, artık Çin’in kamu kuruluşlarından kendisine karşılıksız verilen işletmeler ile büyük bir patron olmuştu. Bu Çinli gençten, Çin ve Uygur Türkleri hakkında birçok bilgi edinmiştim.
Çin hakkında 2004 yılında edindiğim bilgiler şöyle idi: Çin devleti, sanayi kuruluşlarına ve yeni yatırımlara önemli ölçüde parasal ve vergisel teşvikler sağlıyor.
Çin’deki resim, heykel ve el sanatları çok gelişmiş idi.
1998 yılında Tienenmen meydanındaki öğrenci olaylarında, o gün 25.000 kişi makinalı tüfeklerle taranarak ve tanklarla ezilerek katledilmiş. Katledilen bu insanların 5.000 kadarı Uygur Türkü imiş.
Çin, bu olaydan hemen sonra Doğu Türkistan’da sudan bahanelerle 50 ~ 60 bin kadar Uygur Türkünü katletmiş.
Çin’in, 4 ~ 5 yıl önce 1 yıl ara ile binlerce Uygur Türkünün yaşadığı kasaba ve köylerde nükleer bomba denemesi ile katliam yaptığını, 8 yıldır Çin’de bulunan Serkan, Çinli arkadaşından tercüme ederek aktardı.
Çin’in petrol ve doğalgaz kaynaklarının %50 den fazlası Doğu Türkistan’da.
Bir akşam, Serkan’la Şanghay’da Arapların işlettiği bir aşevine gittik. Yemek yerken, şarkı söylemek ve dans etmek için bir kız sahneye çıktı. Kızın Uygur Türkü olduğunu söylediler. Derken başka bir kız sahne sırasını beklemek için yanımızdaki masaya oturdu. O da Uygur Türkü idi. İkisi ile de Türkçe konuştum. Uygur kız, İngiltere’ye gidip kendine orada yeni bir yaşam kurmayı düşündüğünü söyledi.
Bu Uygur Türk kızlarının, Doğu Türkistan’da Çin Devletinin açtığı 4 yıllık Dans Üniversitesi’nden mezun olduklarını öğrendim. Bu duruma üzüldüğümü gören Serkan, beni ertesi akşam bir Uygur Türkünün çalıştırdığı aşevine götürdü. Aşevi sahibi o akşam orada olmadığından görüşemedik ama kızı ile oturup konuştuk, yemek yedik.
Biz yemek yerken aşevinin sahnesinde 3 kız şarkı söyleyip dans ediyor, arkalarındaki 3 erkek de saz ve tef çalıyorlardı. Hepsi Uygur Türkü idi. Tef çalan erkeğin Dans Üniversitesi’nde profesör olduğunu söylediler…!
Çin, Uygur Türklerini her bakımdan; eğitim, kültür, meslek edinmelerini engelleyerek asimile etmeye çalışıyordu.
Çin Devleti, Çinlilerle Uygur Türklerinin evlenerek kaynaşmasını istemekte ancak başarılı olamamaktadır. Uygur Türkleri, Çinlilerle evlenmeye yanaşmıyorlar.
Aynı şekilde, Çin, egemenliği altındaki Tibet’te de asimilasyonda başarılı olamıyor.
Ana diline sahip çıkan uluslar tarihten silinemiyor.
Ancak, Çin, işgal etmiş olduğu İç Moğolistan’da bu konuda başarılı olmuş. İç Moğolistan’daki Moğollar Moğolcayı da unutmuşlar, Moğolluklarını da… Artık, Çince konuşup Çinli gibi yaşıyorlar. Çin’in bu bölgede artık bir endişesi yok. İç Moğolistan Çin’in en yoksul bölgelerinden.
Sokaklarda 10.- dolara Rolex saatlerinin taklitleri satılıyordu. Rolex saatlerinin kopyasını üretmek için gereken tekniğe sahiptiler.
Çin; komünizm, faşizm ve kapitalizmin karma modelini kendi yapılarına göre uyarlamıştı.
Sonuçta; Çin’in, bu yapıdaki kalkınması ile ABD-AB’ye büyük rakip olacağı daha o yıllarda görülüyordu.
24 yıldır AKP’nin yönettiği Türkiye ise, Çin’in bu kalkınma politikasını değil Uygur Türklerine uygulanan politikayı izlemekte; tarikatlara yol vererek, Arapça öğrenmeyi özendirerek, imam hatip okullarının sayısını artırarak, hiçbir sanayi yatırımı yapmayarak, İzmir ve Aydın karasularımızdaki 20 Adamızı Yunan’a vererek…!
Adnan PELVANLAR
EGEDE YAŞAM ::: Özgür İnternet Gazetesi
Halkın ve Sadece Haklının Yanında…
YAŞASIN CUMHURİYET…
MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ…
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…