ALLAH’IN EMRİ DEĞİL, CIA’NIN EMRİ, MOSSAD’IN EMRİ
İsrail’in elinde yıllardan beri artan oranda nükleer silah donanımlı; nükleer savaş başlıklı bombalar, uranyum bombaları, plütonyum bombaları, atom bombaları, binlerce fizyon bombası, birçok nükleer başlıklı Jericho füzeleri,nükleer mayınlar, denizaltı nükleer bombaları, hatta nötron bombaları olduğunu biliyoruz.
Bu konuda yazar Yılmaz Dikbaş -İsrail’in Nükleer Silah Cephaneliği- diye kitap yazdı, hepsinin oluşturulma tarihini ve sayılarını açıkladı.
Ancak tüm bunlardan çok daha zararlı, çok daha etkili bir Mossad uygulaması var ki o da, Müslüman ülkelerde yetiştirip eğittiği, Müslüman görünümlü ajanlarıdır.
En başta siyasi ve dini ajanlar, o kadar yaygın ve kesin tesirli ki, her ülkede, kendi ülkesini kökten yıkabilecek güçe ulaştı.
Buna uygun siyasi din eğitimi, Irak’ta, Afganistan’da, Libya’da, Suriye’de kesin sonuç verdi.
Şimdi aynı denemeyi Türkiye’de yapıyorlar.
Her şey buna göre oluşturuldu.
Hiç bir şey kendiliğinden olmadı, Allah’tan da gelmedi.
Uzun süredir İngiliz istihbaratının yaptığına, İkinci dünya savaşından sonra ABD ve İsrail istihbaratları da eklendi.
Güçlerini birleştirdiler.Ve 1978 Washinton Mutabakatıyla da İngiltere, İsrail ve ABD dış siyasetlerini Türkiye aleyhine birleştirip yollarına devam ettiler.
Ortak amaçları, Türklerin Türkiye’deki egemenliğini zayıflatmak ve Türkiye’yi adım adım Atatürk’ün milli siyasetinden uzaklaştırmaktı.
Bu siyaseti Abd ve İngiltere, hemen Atatürk’ün ölümünden sonra başlattı.
İsrail de onlara, devlet olarak kurulduktan sonra katıldı.
Türkiye’ye birlikte saldırıyorlar.
Son yıllarda öne çıkarılan çok milletli siyasi propaganda, üretilen azınlıklar sorunu bunun altyapısıydı.
Hatta bu pencereden girerek Türk’ün adını dağdan taştan indirdiler.
Türk Çocuklarına Türk’üm Doğruyum demeyi yasakladılar.
Ardından da sağlam Türk kökenlileri, devletin her kurumunda, geri plana atmaya, yetkisiz,etkisiz bırakmaya devam ettiler.
Türkiye Cumhuriyetinde en yetkili makamlar, hep Türk olmayanlardan oluşturulmaya özen gösterildi. Bu dönemde bile dış destekli Kürt sorunu kaşınmaya devam etti.
Bu özenle seçilenlerin hepsinin birinci görevi; ülkenin tüm üstyapısını idare eden siyasi, dini, askeri, bürokratik unsurları, kendi siyasi amaçlarına göre belirlemekti.
Federasyona ve çatışmalara zemin hazırlamaktı.
Siyasi gruplaşmalar, devlet ve rejim aleyhine faaliyet göstermeyi sürekli hoşgörüyle karşılamak, iktidarın da, muhalefetin de ortak amacı haline geldi.
İşte bu, bahsettiğim istihbaratların kazandığı adamların marifetleriydi.
İsrail istihbaratı ve CIA, Türkiye’de o kadar rahat ve engelsiz çalışıyor ki, artık bunlar dururken, nükleer silahların hiçbirine gerek kalmıyor.
İşte, yollarda caddenin ortasına seccade serip trafiğin ortasında namaz kılma çabaları, Allah’ın emri değil, Mossad’ın CIA’nın emridir.
Turan ÇATAL
Araştırmacı Gazeteci-Yazar
EGEDE YAŞAM ::: Özgür İnternet Gazetesi
Halkın ve Sadece Haklının Yanında…
YAŞASIN CUMHURİYET…
MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ…
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…