Özgür İnternet Gazetesi – Halkın ve Sadece Haklının Yanında…
ÇALDILAR

ALLAH’I ANIYOR, DUA EDİYOR MUSUNUZ …?  

0 1.821

ALLAH’I ANIYOR, DUA EDİYOR MUSUNUZ?   

Yıl 1957 Haziran veya Temmuz. 7,5 yaşındayım. İstanbul- Karagümrük’te iki odalı ahşap bir evde kiracı olarak oturuyoruz. Evimizin girişinde, içinde fazla bir şey bulunmayan duvara asılı ahşap- tel kafesli dolabımız vardı.

Ailemin geçim sıkıntısı beni mutsuz etmezdi ama geçimde zorlandığımızın farkında idim. Bir gün öğleden sonra idi. Evin önünde oynarken, eve girip anneme acıktığımı söyledim. Annem “bir şeyler vardı ama kardeşine yedirdim, artık akşama bir şeyler yapacağım” dedi. Sessiz kaldım.

Ön odadaki sedire doğru yürüdüm. Allah’a dua etmeye niyetlendim. Sedirin üzerinde, sol tarafıma duvara doğru yatıp avuçlarımı göğe doğru açık bıraktım. Gözlerimi kapatıp “Allah’ım şimdi ben ellerimi böyle açık bırakıp uyuyacağım, sen, ben uyurken ellerime biraz altın bırak, uyanınca ben de bu altınları anneme, babama vereyim” diye dua ettim. Gözlerimi kapattıktan kısa bir süre sonra; zihnimde sanki gökyüzünden bakan aksaçlı, aksakallı bir yüz belirdi. Zihnimde canlanan yüz, yukarıdan sanki gökten bakıyordu ama yakındaymış gibiydi de… Aksaçlı, aksakallı yüz, korkutan, çekindiren veya yumuşaklık ifade eden bir yüz değildi. Aksaçlı, aksakallı Yüzün ifadesinde adaletlilik vardı, güven vardı.

Zihnimde beliren yüz ile birlikte bana şunlar söylendi; “Bu yüce ve ulu kişi kâinatın sahibidir, kâinatı o yönetir, bir baba gibi. Bu senin istediğin hemen olmaz, ancak, zamanla, belli bir denge içerisinde…”

Cümle bitimi ile birlikte ses kesildi ve zihnimden aksaçlı, aksakallı yüz de kayboldu. Hemen yattığım yerde doğruldum, sedir kenarında otururken şöyle düşündüm: “Demek ki hemen böyle olmuyormuş”. Sonra sokağa çıkıp akranlarım arasına katıldım.

Bu rüya değildi. Uykuya dalmamıştım. Çocuksu saf ve temiz duygularla Allah’tan altın isteme duama, Allah, görevlileri ile yanıt göndermişti, benim anlayacağım şekil ve açıklığıyla…

İçimden ettiğim duamın Allah tarafından duyulması ve görevlileriyle yanıt göndermesi Kaf Suresi’nde belirtildiği gibi idi…

Kaf Suresi’nin 16. Ayeti (Prof. Dr. Gazi Özdemir meali):Gerçek şu ki! İnsanı Biz yarattık ve nefslerinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu da çok iyi biliriz. Çünkü biz insana şah damarından daha yakınız ve bu nedenle de içinden geçeni biliriz.”

Prof. Dr. Gazi Özdemir’in Kaf Suresi’nin 16. Ayet yorumu: “Allah’ın yarattıklarına çok yakınlığı ayrıca Mücadele-7 ve Bakara-186. Ayetlerde de belirtilmiştir. İşte bu gerçek bilgiye dayanarak, Allah’ın nefes halinde zaten insanda olduğunu ve Allah ile sohbet, dertleşme veya ilahi bir yardım için dua ederken, başka bir kişi veya aracı eşyayı araya koymasına gerek olmayacağı vurgulanmış olmaktadır…

Kaf Suresi’nin 18. Ayeti: (Yaşar Nuri Öztürk meali): “Bir söz sarf etmeye dursun, yanında bir gözcü vardır; hemen zapt ediverir”.

Kaf Suresi’nin 16., 18. Ayetlerinde yazılı olanları yaşamıştım; şah damarımdan bana daha yakın olan Allah, düşüncelerimi duymuştu.

Allah, kendisine yaptığım duama da görevlileriyle Şura Suresi- 51 ve 53. Ayetlerde belirtildiği gibi ve Ayetel Kürsi ayetinde yer alan bilgilerden oluşan bir yanıt göndermişti.

Şura Suresi- 51. Ayet (Yaşar Nuri Öztürk meali): “Hiçbir beşer için mümkün değildir ki, Allah onunla şu yollar dışında konuşsun: Vahiyle yahut perde arkasından yahut bir elçi gönderip de kendi izniyle dilediğini bildirmesi şeklinde. Yüceler yücesi O’dur; hüküm ve hikmet sahibi O’dur.”

Şura Suresi- 53. Ayet: (Yaşar Nuri Öztürk meali): “Göklerde ve yerdeki her şeyin sahibi olan Allah’ın yoludur o. Gözünüzü açın, bütün iş ve oluşlar Allah’a varır!”

Bakara Suresi- 255. Ayet: Ayetel Kürsi ayeti:(Prof. Dr. Gazi Özdemir meali): “Şunu da iyi bilin ki, Allah’tan başka ilah yoktur ve O her zaman dipdiridir/Hayy’dır. Her şeyi yaratan ve gözetendir/Kayyum’dur. O’nda yorgunluk da uyku da yoktur. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur ve izni olmadan kimse O’nun adına şefaat edemez. Yarattıklarının, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. Fakat insanlar, Allah’ın uygun bulup hak edene verdiklerinin dışında hiçbir şey bilmezler. O’nun varlığı gökleri ve yeri kapsamıştır, her yerde ve her şeydedir. Kapsadıklarını bir düzen içinde koruyup yönetmek O’na zor gelmez. O çok Yüce’dir ve çok Ulu’dur.

Demek ki, Allah, dünyada yaşayan tüm insanların düşüncelerini anında biliyordu. Tabi yalnız insanların değil kainattaki canlı ve cansız zannettiğimiz tüm varlıkların da yaptıklarını ve yapacaklarını biliyordu.

Allah, her kuluna şah damarından daha yakın ise, her sözümüz görevlileri tarafından zapta geçiriliyorsa, insanların bir tarikata girip bir şeyhe, şıha bağlanmasının bir anlamı olabilir mi? Kur’an’ı Türkçe okuyup anlayabiliyorsak şeyhler, şıhlar insanlara ne katabilir ne verebilir? İşte burada Kur’an’ı Türkçe’ye çevirten Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Dinimize yaptığı hizmetin değerini, önemini anlıyoruz.

Not: Yaşadığım bu olayı 2021 yılında yazdığım “80 Yıldır Gelişmekte Olan Ülke Türkiye” kitabımda yazmıştım.

 

Adnan Pelvanlar

 

5 1 vote
YAZI PUANI
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
0
Would love your thoughts, please comment.x