( TÜRKİYE ÖĞRETMENLER GÜNÜ 24 KASIM)
öğretmenler günü dünya 5 EKİM de , bizde ise 24 Kasın da kutlanıyor..Dolayısıyla bütün öğretmenlerimizin günü kutlu olsun.Öğretmenlik mesleği, mesleklerin en yücesi,en kutsalıdır.İnsanı yetiştiren,şekil veren,toplum içerisindeki yerini belirleyen bir meslektir.Bir ülkenin kalkınması,çağdaş medeniyet seviyesini yakalaması, bilim ışığında ilerlemesi, ancak ve ancak eğitimli ve kaliteli bir toplumla mümkündür.Böyle bir toplumun yaratılması ise, eğitimli,bilgili ,donanımlı öğretmen kadrolarıyla gerçekleşebilir. Mustafa Kemal Atatürk, “…Eğer Cumhur başkanı olmasaydım,Milli Eğitim Bakanı olup, Türk çocuklarına hizmet ederdim.”demiştir.Bu düşünce de göstermiştir ki, eğitim genel olarak okullarda verilmektedir.Mimarları da öğretmenlerimizdir.Çağdaş bir eğitim almamış toplum,kalkınmış dünya ülkeleri arasında yer alması mümkün değildir.Toplum, iyiyi kötüyü,güzeli çirkini,özgürlüğü köleliği, ancak bilinçli ve eğitimli olmasıyla kavrayabilir.
Bütün toplumlar, kendi eğitimlerine ve öğretmenlerine çok önem vermektedir.Bu önemi de çeşitli şekillerde dillendirmişlerdir.Örneğin,
RUFFUNİ: “ Öğretmen mum gibidir,etrafını aydınlatırken,kendisi tükenir.”demiştir.
BİSMARK: “ Bana öğretmenleri verin,size yepyeni bir toplum yaratayım” demiştir.
SOKRATES: “Dünyada her şeye değer biçmek mümkündür.Ama öğretmenin eserine Asla değer biçilmez” demiştir.
Hz.ALİ : “Bana bir harf öğretenin, kırk yıl kölesi olurum” demiştir.
Bütün bu güzel sözlere rağmen,yinede en güzel yaklaşımı ATATÜRK vermiştir.Atatürk bir sınıfı ziyaret ettiğinde,öğretmen kendisine oturması için kürsüyü göstermiş,Ancak Atatürk, sınıfın arka sıralarından birine oturarak öğretmene, “Lütfen yerinize oturun,bir öğretmen Cumhurbaşkanından daha büyüktür” diyerek, öğretmenlik mesleğinin ne kadar büyük ve kutsal olduğunu ifade etmiştir.
Eğitimin önemi ta 1921 de İlk eğitim kurultayının açılışında Atatürk tarafından ortaya koyulmuş,doğu ve batının etkisinin dışında, kendi ulusumuzun tarihsel ve kültürel yapısının gerçeklerinin belirleyici olması gerektiğine dikkat çekmiştir.Arap kültüründen ve harflerinden uzak durarak, 1928’ de uygulamaya başlanan yeni Türk alfabesinin tanıtımı için kara tahta başına geçen Atatürk, ilk başöğretmenlik ünvanını almıştır.Peki, bu kadar ulvi bir mesleğin temsilcileri olarak öğretmenlerimize verdiğimiz değer,tanınması gereken imkanlar acaba ne düzeydedir.? Görevlerini sağlıklı,verimli ve laikiyle yapabilmeleri için, mevcut şartları yeterlimidir?. Hiç sanmıyorum.!
Yine Atatürk’ümüzün öğretmenler için söylediği çok önemli bir vasiyeti hatırlatalım.Atatürk, “ Öğretmenler, Cumhuriyet sizden fikri hür, Vicdanı hür nesiller ister.”demiştir.Öğretmenlerimiz de. Cumhuriyet anayasasına,Atatürk devrim ve ilkelerine,Milli değerlerimize,yasalara saygılı ve adaletli bir anlayışı uygulayacaklarına, milli ve manevi değerlere bağlı kalacaklarına Demokratik, Laik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görevlerini sorumluluk duygusu içerisinde yerine getireceklerine dair namus ve şeref sözü veren “ ÖĞRETMEN ANDINI” içmişlerdir.Bunun içindir ki,Bizlerde toplumumuzun mimarları olan öğretmenlerimize her zaman saygı,sevgi ve güven duymalıyız.Günümüzde Milli Eğitim Bakanlığı çağdaş ve Laik eğitim sistemini neredeyse kökünden kazıyacak şekilde hareket etmektedir. Dilimiz varmıyor ama yinede sevgili öğretmenlerimiz, GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN…
Gazi KESKİN.
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.