Bundan 25 yıl önce, ülkenin çok sıkıntılı olduğu yıllardı.İrticai faaliyetler,yolsuzluklar, faili meçhul cinayetler, ekonomik , sosyal ve siyasi istikrarsızlıklar ve derken 28 ŞUBAT 1997.Evet bu gün 28 ŞUBAT SÜRECİNİN 25 .nci yıl dönümü. Bu süreç, ülke açısından ne anlama gelmektedir, toplumumuza bıraktığı izler nelerdir,Demokrasiyi, ekonomiyi,ve sosyal yaşamı ne düzeyde etkilemiştir? Şöyle biraz geriye giderek ve hafızalarımızı yoklayarak yaşadıklarımızı hatırlayalım ve “ sürecin” üstümüzdeki izlerine bir bakalım.
28 ŞUBAT SÜRECİ kimilerine göre “POST-MODERN DARBE”, kimilerine göre, Hukuksal,sosyal ve idari konularda “DEĞİŞİM SÜRECİ” , kimilerine göre de, “İRTİCAYA KARŞI” planlanan bir gelişmeydi.Ve asker,Ankara Sincan da tankları yürüterek, gövde gösterisi yaptı. 28 ŞUBAT sürecinin muhataplarına ve kahramanlarına baktığımızda, yapılan tespitlerin hangisinin doğru olduğu konusu, ülkede epey kafa karıştırmış ve “GÜNDEM” oluşturmuştur.Olay ordu açısından ele alındığında, 28 ŞUBAT 1997 günü toplanan “Milli Güvenlik Kurulu” (MGK) , demokrasi ve rejim açısından, ülkede ki sosyal, siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklarla ilgili olarak, kaygılarını dile getirmiş ve bunu yazılı olarak Hükümete ve bazı kurumlara bildirmiştir.
Siyasetçilerin açısından ise, gerek Başbakan ERBAKAN’ın Nijerya, Libya ve Mısır gezilerinin ve söylemlerinin yankıları, gerek döneme damgasını vuran “SUSURLUK” olayının yankıları , gerek Adalet Bakanı Şevket KAZAN’ın bu hususlardaki gayrı ciddi açıklamaları ve gerekse, OCAK 1997’de ERBAKAN’ın başbakanlık konutunda Cemaat liderleriyle toplantı yapması siyasetin ve siyasetçilerin nitelik ve amaçlarını ortaya koymuştur. Günümüzde 28 Şubat 1997 deki karmaşıkların daha yoğun olduğu bir dönemi yaşamaktayız. Ancak gelinen noktada 6 siyasi partinin bir araya gelerek yaptığı 28 Şubat toplantısının amaç ve içeriği l997 28 şubatıyla kıyaslanmamalıdır.
O dönemde, Bütün bu Demokrasi ve Laiklik karşıtı hareketler sonucu, MGK.’nin bildirisini çok sert bulan Başbakan ERBAKAN, konseyin kararlarını belli bir dönem, kendisinin hedef alındığı gerekçesi ile imzalamamış, Daha sonra Refah Partisi kapatılma kararı ile karşı-karşıya kalmıştır ve ERBAKAN İstifa ettirilmiştir.Dönemin Cumhurbaşkanı, hükümeti Kurma yetkisini büyük parti olan Doğru Yol Partisi genel başkanı Tansu ÇİLLER’e vermesi gerekirken, ANAP Gn.Başkanı Mesut YILMAZ’a vermiştir.
Bütün bu yaşanan süreç, ordu mensuplarının oynadığı rol açısından çok önemliydi.Çünkü; MGK.nin aldığı kararların takipçiliği ve uygulanabilirliği için Deniz Kuv. Komutanlığı bünyesinde “BATI ÇALŞMA GURUBU” (BÇG) diye bir yapılanma kurulmuş,başına Güven ERKAYA paşa getirilmiştir.Bu yapılanmanın fikir öncüsü ise, Çevik BİR paşadır. Bu dönemde Eşref BİTLİS paşa ise ABD’ nin ,Türkiye deki gizli emellerinin neler olduğu konusundaki Cumhurbaşkanına sunduğu raporun üzerine hayatından olmuştur.Turgut ÖZAL, bunun üzerine, Adnan KAHVECİ’ye hazırlattığı Doğu ve Güneydoğu,PKK ve KÜRT SORUNU raporunun arkasından Onun sonuda Eşref BİTLİS gibi meçhul bir ölümle sonuçlanmıştır.Buda gösteriyor ki, ülkede uygulanması istenilen olaylar,eğer Emperyalist dış güçlerin istediği biçimde gitmiyorsa,Devreye, MİT, CİA, KONTRGERİLLA, DERİN DEVLET VE KARANLIK GÜÇLER giriyor ve durumu ABD.nin isteği çizgiye sokuyor.
28 ŞUBAT sürecindeki Laikliği ve Demokrasiyi vurgulayan Ulusalcı subayların hepsi bu gün SİLİVRİ TOPLAMA KAMPINDAN geçmiştir.NATO’CU Subaylar ise görev başındadır. İşte 28 ŞUBAT’ı, ters-düz edip tıpkı 12 MART’lar, 12 EYLÜL’ler gibi ülkenin değil, Emperyalistlerin lehine çevirme öyküsü böyle olmuştur.
Sevgiyle ve Aydınlık yarınlar için hoşça kalın…
Gazi KESKİN
Araştırmacı Yazar-Şair-Gazeteci
EGEDE YAŞAM
Özgür İnternet Gazetesi – Halkın Yanında
egedeyasam.net
egedeyasam.com