12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin 36. Yılında o günleri şöyle bir anımsayalım.
12 Eylül 1980 sabahı askeri faşist darbesi yapılmış demokrasi askıya alınmıştı. Darbeyle birlikte tüm demokratik kitle kuruluşları, siyasi partiler kapatılmış, kitlesel tutuklanmalar, işkenceler, mahpusluklar, hukuk dışı uygulamalarla yeni bir döneme girmiştik.
Mahpuslukların ardında idamlar başlamıştı. Hatta öyle ileriye gitmişlerdi ki bir sağdan, bir soldan asalım mantığı içerisinde sıra sola geldiğinde yaşı henüz 17 sinde olan Erdal Eren asılmıştı. Cezaevleri demokrat, aydın, yurtseverlerle dolmuştu.
Nerede ise her ev bu baskıcı dönemi acılarıyla yaşamıştı. Demokrasinin olmadığı yerde her şey mubahtı. O dönemde tüm sol görüştekiler ağır bedeller ödediler. Gençliklerini, geleceklerini ülkenin bağımsızlığı uğruna feda ettiler.
O dönemi bir tek sağ dinci gruplar firesiz atlattılar. Söyledikleri yalanın tersine hiçbir bedel ödemeden meydan o insanlara teslim edildi. Bununla da yetinilmedi! İmam hatipler o dönemde alabildiğine yaygınlaştırıldı. Bugünün adeta temelleri o günlerde atılmış oldu.
Gerici, yobaz, faşist, dini kendi emelleri doğrultusunda kullanan Fetullah Gülen iadei itibar kapsamında affedildi, yasallaştırıldı. Her devlet adamı onunla aynı karede olmanın yarışı içerisine girdiler. Kısacası, bu günlerin temeli o günlerde atılmaya başlamıştı.
AKP 16 yıllık iktidarının 13 yılını birlikte ortaklaşa devleti yönettiler. Adeta ortak gibiydiler. Bunu kendi Başbakan yardımcıları ve hükümet sözcüsü televizyonlardan söylüyordu!” Polisi verdik, Milli eğitimi verdik, yetmedi” gibi söylemler çeşitli bakanlardan AKP yöneticilerinden “hoca efendi” söylemleri için adeta yarış halindeydiler.
Bu ortaklığın çıkarları çelişmeye başladığı süreçlerde iktidar yarışı içten içe başlamıştı. 17-25 Aralık bu sürecin su yüzene çıktığı dönemin tarihidir. Bu tarih nerede ise çatışmanın miladıdır. Sonra 15.Temmuz 2016 dinci, Fetoco Faşist darbeyi yaşadık. 252 ölüm ve çok sayıda yaralıyla sonuçlanan darbe kalkışmasının ardından OHAL sistemi geldi. “Olağan üstü hal”
Bununla birlikte zaten ağır aksak var olan demokratik oluşum rafa kaldırılmış oldu. Bu OHAL aslında 12.Eylül’ün kardeşidir. Demokrasinin olmadığı KHK “Kanun Hükmünde Kararnamelerle” Meclisin bay-pas edildiği anti-demokratik uygulamaların yaşam bulduğu süreçtir.
12 Eylül’ü dibine kadar yaşamış biri olarak bu OHAL dönemini kadife eldiven giyilmiş dönem ve süreç olarak görüyorum. 12 Eylül yasaları hala yürürlükte olduğu süreci yaşamaya devam ediyoruz. Özellikle seçim yasası 12 Eylül’ün dayatması olmasına rağmen hiçbir siyasi parti bu yasaların değişim konusunda bir adım atmıyorlar. Parti içi anti-demokratik uygulamalarla kendi koltuklarını korumayı sağladığı için 12 Eylül siyasi seçim yasalarıyla gül gibi geçiniyorlar. Aynaya bakın beyler ve takiye yapmayın! Yaptığınız bal gibi faşizmdir. Siyasi faşizm uyguluyorsunuz!
Faşist sistemden her bir siyasi parti kendine göre besleniyor. 12 Eylül yasaları ve OHAL ortada bal gibi kardeşçe yaşayıp duruyorlar. İnsan hakları dibe vurmuş. Cezaevlerinde 160 civarına tutuklu var. Adli ve siyasi mahkum sayısı koğuşlara sığmıyor. İnsanlar yerlerde yatıyorlar. Güçler ayrılığı yerle bir edilmiş. Medya tarafsızlığını yitirmiş. Yargı tartışılır ve güvenilir olmadığı kanısı yaygınlaşmış. Hak ihlalleri almış başını gitmiş.
12. Eylül 1980 askeri faşist iktidarını lanetleyelim ve hiçbir zaman unutmayalım. Kardeşi OHAL’i de aynı oranda demokrasinin yok edildiği bir uygulama olduğunun altını çizelim. Demokrasinin olmadığı her şeye karşı çıkalım. Yaşasın tam bağımsız Türkiye, demokrasi ve insan hakları diyelim.
Ülkemin tam bağımsız olacağı günler hayali ile esenlikler dilerim.
Araştırmacı ve Yazar
Turan ÇATAL
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.