10 KASIM
10 kasım 1938 saat 09.05 geçe bir Devin bu alemden sonsuzluğa geçişinin acı tarihi.
Bize bıraktığı kıymetli hazineyi tüm birikimleri sorumsuzca yemeğe başladığımız tarih.
Senin bıraktığın Ülküyü taşıyamadık Atam.
İçimiz dışımız yolsuzluklarla doldu, artık kanunlar bile açgözlülüğümüze hırsızlığımıza bir engel teşkil edememekte.
Her hangi bir makama gelenlerin koltuğa yapışıp köşeyi dönebilmek adına her türlü iktidar oyunlarını sergilediği, çürümüş bir sistemin parçası haline geldik.
Tıpkı dediğin gibi ‘’içte ve dışta bizi parçalamaya hazır Bedhahlar ‘’ hiç durmadan çalıştılar.
Bizler Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmak için damarlarımızda ki asil kanıda kaybettik.
‘’Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.’’ Mustafa Kemal ATATÜRK
Peki 10 kasımdan sonra ne yaptık ?.
-Öncelikle Atamızı askeri doktirinler doğrultusunda sadece heykellerine ve özel günlerde anılmasıyla kısıtlı törenlere kitledik.
-Okullarda çok basit anlatımlarla kısa cv sini öğrettik.
-Bırakmış olduğu büyük mirası (kastedilen parasal güç değil) nasılsa bitmez diye hoyratça harcadık.
-Ön görüleriyle dopdolu beyinden çıkan her satırı, her ince sözünün gerçek değerini anlatmak istediği farklı stratejileri, Devlet yönetmenin ince ve zarif kurallarını, anlamak ve anlatmak adına hiçbir şey yapmadık.
-Çok partili siyasi hayata geçilmesi gerekliliğinin nedenlerini ve Demokrasinin gereğini doğru şekilde yerine getiremedik.
-Vatan sevgisinin, sadece askerlik yapmakla yerine getirelemeyeceğini bu sevginin, kanunsuz işlere bulaşmamak olduğunu, hırsızlık, ahlaksızlık, sahtekarlık, dolandırıcılık, menfaati uğruna ülkeyi talan etmek olmadığını anlatamadık.
-Kısacası Ahlaki yapımızın giderek kötü bir çöküşe evrildiğini toplumun iç katmanlarının bu çürümüşlükle zaafiyete düşeceğini bununda zaten dört bir yandan bizi saran iç ve dış düşmanların işini kolaylaştırdığını anlayamadık.
-Din tüccarlığına soyunmuş ‘Din kisvesi’ne bürünmüş bir takım kişilerin, Din ile Devlet işlerinin mutlaka ayrılması gerektiği noktada, halkın dini duygularını tıpkı ‘’Abbasilerde’’ olduğu gibi sahte uyduruk hadislerle ve ayetlerin anlamlarını değiştirmeye varacak kadar cesaretlenmeleriyle çok vahim bir noktaya gelmelerini engelleyemedik.
Sonuç olarak bizler her 10 kasımda artık zaten ‘’ölümsüzlüğe’’ geçmiş Atamıza değil kendi düştüğümüz acze ağlamaktayız.
Hala çok geç kalınmış değildir, demokrasinin gösterdiği aydınlığa, içimizde ki vatan sevgisiyle birbirimize daha sıkı sarılarak ve karşılıksız, önyargısız hiç kimseyi ötekileştirmeden doğru adımlar atarsak, Ahlaki yapımızı fabrika ayarlarına döndürme gayreti içinde olursak, elbette umudumuzu canlı tutarak ilerlememiz mümkündür.
Bu bağlamda bize bu cennet vatanda özgürce yaşamayı bahşeden Mustafa Kemal ATATÜRK ve tüm silah arkadaşlarının, tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun, Allah hepsinden razı olsun, Ne Mutlu Türküm diyene .
Sevgilerimle.
Haşmet GÜRBÜZ
Genel Sanat Yönetmeni