BOŞNAKLAR ÇANAKKALE SAVAŞINDA?
Yugoslavya bölünüp paramparça olmadan önce Müslümanlar Yugoslavya’nın değişik kesimlerinde yaşıyorlardı. Özellikle Saraybosna çevresinde ve tabii ki Sancak bölgesinde. Sancak’ın nüfusunun büyük çoğunluğu Boşnak Müslümanlardan oluşuyordu. Gelelim bu güne, bugün bir kısmı Sırbistan 6 kent, bir kısmı ise Karadağ 6 kent sınırları içerisinde kalan, nüfusun büyük çoğunluğunu Boşnakların oluşturduğu Sancak bölgesinden binlerce Müslüman, 1915 yılında Osmanlı saflarında savaşmak üzere Çanakkale’ye geldi.
Mevluda Melajac’in yazdığı, Saffet Atalay’ın Türkçe’ye çevirdiği, Nusret Sancaklı’nın Editörlüğünde, Kastaş Yayınlarından çıkan, ”GÖNÜLLÜ ‘Djurumlija’ ”Bu konuyla ilgili yazılmış çok güzel bir kitap, bende okudum bu kitabı. Bu kitabı okumak isteyenler İzmir Bosna Sancak Derneğinden alabilir.
Tabii ki bende okuduğum bu kitaptan ve birkaç kaynaktan daha faydalandım bu yazıyı hazırladım.
Novi Pazar kentine bağlı kasabalardan ‘Prijepolje’de Çanakkale savaşına (GÖNÜLLÜ) – Djurumlija’lar için uğurlama töreni düzenlenmiş.
Büyük çoğunluğu Sancak bölgesinden olmak üzere Çanakkale’deki savaşa 15 binin üzerinde Boşnak’ın katıldığı resmi kayıtlarda belirtilmektedir, bu kimselere halk arasında Rumeli’den gelen gönüllüler anlamına gelen “curumliye (Djurumlija)” deniyordu.
Bu olay, Sancak tarihinin en önemli olaylarından biridir.
Novi Pazar Üniversitesi’nden tarihçi Doç. Dr. Recep Şkriyely, yaptığı açıklamada, Çanakkale’deki savaşa gönüllü olarak katılmak isteyenler arasında izdiham yaşandığını, Sancaklı gençlerin yanı sıra Kosova, Arnavutluk, Makedonya ve Bulgaristan’dan da çok sayıda Müslüman’ın Osmanlı’nın yanında savaşmak için Çanakkale’ye gitmek istediğini söyledi.
Gönüllülerin, Balkanlar’daki topraklarını kaybetmeye başlayan Osmanlı’nın elinde kalan diğer toprakları savunmak amacıyla savaşa katılmayı arzuladığını anlatan Şkriyely, Çanakkale’deki savaşa büyük çoğunluğu Balkan Savaşları’nın ardından Türkiye’ye göç eden muhacirlerin katıldığını ifade etti.
Bölgeden Çanakkale Savaşı’na katılanların birçoğu cephede hayatını kaybederken, bir kısmı Mustafa Kemal Atatürk’ün inisiyatifi ile Marmara ve Ege bölgelerine yerleştirildiği, bir kısmı ise evlerine, Sancak’a döndü.
Sancak’a dönenlerin, halifenin çağrısına uyup kaybettiği toprakları geri kazanmasını arzuladıkları Osmanlı saflarında savaştıkları için Yugoslavya Krallığı döneminde korku ile yaşadıklarını anlatan Şkriyely, “Onlar kendilerini Osmanlı askeri olarak görüyordu. Osmanlı sevgisi, bu bölgede yaşayan halk için anlaşılırdı, çünkü Türkiye her daim bu bölgedeki halkın koruyucusu olmuştu” şeklinde konuştu.
Sancak kenti Novi Pazar’da askere alım merkezi kuruldu
Novi Pazar’daki “Ras” Arşivi‘nde yer alan belgelere göre, Çanakkale’deki savaşa katılım çağrısı ilk önce Novi Pazar’da sonra bölgedeki diğer şehirlerde yayınlanmış ve halktan yoğun ilgi görmüştü.
Arşiv sorumlusu Doç. Dr. Hivzo Goloş, döneme ait fotoğraflarda Boşnak etnolojisinin ve askere alım yöntemlerinin açık bir şekilde görüldüğünü vurguladı.
Goloş, “Belgelerde Novi Pazar’daki bir askere alım merkezi kurulduğu görülüyor. O dönem, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun henüz Sancak bölgesinden iktidarı tam anlamıyla eline alamadığı dönem. Halktan, savaşa katılmak için yoğun başvuru vardı. Gönüllülerin Çanakkale’ye gidişlerini ise imamların yanı sıra dönemin Novi Pazar Belediye Başkanı Rizvan Muratbegoviç ile Tutinli Ahmet Hamzagiç organize etmişti” ifadesini kullandı.
Sancaklı gönüllülerin bazıları Bulgaristan bazıları ise Selanik üzerinden Türkiye’ye giderken, savaşa gidecek durumda olmayan bazı zenginlerin ise başkalarına ödeme yaparak kendi yerine onları savaş gönderdikleri belirtiliyor. Öte yandan, prosedür gereği bir aileden en fazla iki erkek kardeş savaşa katılabiliyordu.
Rumelili gönüllüler üzerine birçok araştırma yapan Goloş, aynı zamanda Çanakkale’deki savaşa katılan Sancaklılardan Beşir Goloş’un torunu.
Berlin Kongresi’nin ardından dedesi Beşir Goloş’un ailesini de alarak Osmanlılarla birlikte Hersek bölgesinden çekilmeye başladığını anlatan Goloş, İstanbul’a giderken yollarının üstünde olan Sancak bölgesinin Tutin şehrinde kaldıklarını söyledi.
Dedesinin sözlerine atıfta bulunarak, “o dönemdeki tüm büyüklerin, Osmanlı’yı yıkmak için harekete geçtiğini” ifade eden Goloş, “İşte o dönemde, İslam’ı, Osmanlı’yı savunmak isteyen gönüllüler, daha uzun süre hayatta kalmak, dinlerini ve devletlerini korumak için harekete geçtiler” dedi.
Dedesinin anılarını babasının sık sık kendilerine anlattığını belirten Goloş, “Sancaklı Türk askerleri savaş boyunca büyük sıkıntılar çekse de cesurca savaşmaktan geri durmamışlar. Açlık ve soğukla mücadele etmişler” diye konuştu.
Çanakkale’de savaşan gönüllülerden Recep Çarovats’ın yeğeni Ahmet Çarovats, eğitimli ve iyi bir ticaret erbabı olan amcasının gönüllülere katılıp Çanakkale’ye gittiğini ve üç yıl sonra yeniden vatanına döndüğünü ifade ediyor.
Çanakkale’de düzenlenen yıl dönümü etkinliklerine katıldığını söyleyen Ahmet Çarovats, “Oraya gitmeyi tüm kalbimle dilemiştim. İslam’ı, Osmanlı’yı savunmak için buradan oraya giden insanlar, birer vatanseverdi. Amcam, yaşadıkları tüm zorluklara rağmen insanlarda İslam’ı savunmak için büyük arzu ve aşk olduğunu anlatırdı“ ifadesini kullandı. Amcam, gittiği her yerde bu önemli savaşa katılmaktan bahsederken gururlandığını söylerdi.
Kökenleri Konya’ya dayanan Pepiç ailesinden Bayram da Çanakkale Savaşı’na katılan Sancaklı gönüllülerden. Bayram Pepiç’in akrabalarından Şemsudin Pepiç, Çanakkale’deki savaşa katılan gönüllüler için hilafetin son derece önemli olduğunu belirterek, “Onlar, Osmanlı saflarında savaştıkları için onurluydular. Babamın amcası olan Bayram, savaştan sağ dönmeyi başaranlardan biriydi. Onun anlattıklarına göre, mücadeleler çok çetin geçse de Osmanlı askerlerinin sultana ve halifeye bağlılığı görülmemiş şeydi” diye konuştu.
Şemsudin Pepiç, Bayram’ın daha önce de Osmanlı ordusu bünyesinde Kabe’de ve Kafkasya’da askerlik yaptığını anlattı.
Novi Pazarlı Mesud Çoroviç’in üç dayısının ve bir eniştesinin o dönemde Osmanlı saflarında savaştığını belirterek, “Sijenitsalı olan eniştem, o dönemde İstanbul’da askerdi. İngilizler İstanbul’a geldiğinde onu esir almışlar. Esir tutuldukları yerdeki birçok kişi hastalanarak ölmüş ancak o sağ kalmayı başarmış. İstanbul’da kalmak istese de ona izin vermemişler, Sancak’a göndermişler. Arslan, Kaplan ve Osman isimli dayılarım ise Çanakkale’deki savaşa katılmışlar, savaştan sonra da orada kalmışlar” şeklinde konuştu.
Mehmet Niyazi Özdemir’in “Çanakkale Mahşeri” isimli kitabını Boşnakça ’ya tercüme eden Avdiya Salkoviç ise kitabın kaynak olarak aldığı arşiv belgelerine göre, Çanakkale Savaşı’ndaki Bosna ve Sancaklı gönüllülerin sayısının yaklaşık 15 bin 700 olduğunu kaydetti. Gönüllülerin tamamının 24 yaşından genç olduğunu Salkoviç şu sözlerle söylüyor, “Daha önce Osmanlı sınırları içinde yer alan devletler ve halklar sultana sırt çevirirken, Boşnaklar, hilafeti savunmak için savaştılar, savaşamayanlar para gönderdiler” ifadesini kullandı.
Nasıl ki Tokat’tan On beşliler, Galatasaray Lisesinden son sınıf öğrencileri, Tıbbiyeden henüz mezun olmamış genç doktor adayları ve diğer yerlerden gelmiş olan binlercesi gibi, Sancak’tan da, henüz 15 yaşını doldurmamış Boşnaklar, Çanakkale’de bu vatan uğruna şehit olmuşlardır.
Novi Pazar’dan trenlerle gelmişler ve Çanakkale’de canları pahasına vatanlarını koruyan Boşnaklar için Çanakkale şehitliğine güzel ve bütün Boşnakları içine alacak anıt yapılması çok güzel olur.
Mesela ‘Boşnak Şehitliği’ kısa, öz ve birleştirici olduğu net. Tabi bu benim fikrim ancak konuştuğum birçok Boşnak’ta aynı şeyleri savunuyor. Bölünmek yok olmak demektir diyorlar.
Yoruma kapalı.