Tayvan Ticaret Merkezi İstanbul ofisi ile İzmir Ticaret Odası ortak çalışması olarak 22 Mart 2017 tarihindeki panel İzmir Ticaret Odasında yapıldı. Katıldım ve büyük bir ilgiyle izledim, notlar aldım. Aldığım notlar beni hayrete düşürdü! Bu bilgi paylaşımı noktasındaki paneli siz sevgili okurlarımla paylaşmak istedim
Taiwan, Çin’in adalar zincirindeki eyaletlerinden biri olarak geçmesine rağmen uzun yıllardan beri Çin’e karşı bağımsızlığını da savunmaktadır. Bağımsız devlet olarak 23 ülke Tayvan’ı tanımaktadır.
Benim özellikle üzerinde durmak istediğim husus eğitim sistemi ve Üniversite sınavlarında ki puanlamasıdır. En yüksek puanla Öğretmen olabiliyorsun! En yüksek maaşı da öğretmenler alıyor! Şaka değil, bu yazdıklarım tamamı ile gerçeğin ta kendisidir.
Bizde ve başka ülkelerde en yüksek Üniversite puanı ile Tıp ve dengi gibi okullara girersin değil mi? Tayvan da ise en yüksek Üniversite puanı alanlar ancak öğretmen olabiliyorlar. Gerekçeleri çok basit, toplumu şekillendiren, hazırlayan, eğiten öğretmenlerdir! Onlar ki Doktoru, Mühendisi, Makinaları yapanları eğitir ve yetiştirirler. Öğretmenler olmazsa gelişen ve değişen toplumu yaratamayız! Öğretmenler en önemli mühendislik dalını oluşturuyorlar. Onlar toplum mühendisleridirler.
İşte Tayvan felsefesi buradan başlıyor. Bilim ve teknolojik çalışmaları en önde tutuyorlar. Bir kenti silikon vadisi haline dönüştürmüşler. Devlet ARGE’ye milli gelirden %40 pay ayırmış. Türkiye’de ARGE’ye ayrılan milli gelir payımız % 1, aradaki ARGE farkını görüyor musunuz? Araştırma, geliştirmeye ayrılan pay bile bir sürü şeyi anlatmaya yeter de artar bile değil mi?
Tayvan 36 bin metre kare ve 23 milyon nüfustan oluşan bir devlet ya da Çin’in eyaleti. Tüm dünya ya teknoloji satıyor. Panelin amacı da buydu! Gelin sizi Tayvan’a götürelim. Gezin, görün hayallerinizi geliştirin diyorlar. Her şey önce hayal etmekle olur diyorlar. Önce hayal edin, sonra projeye dönüştürün en sonunda yaşama çevirin diyorlar. Harika bir paneldi diyebilirim.
Biz ise ülke olarak bilim ve teknolojiden uzaklaşarak dini sömürünün afyonu olarak kullanılan bir sistemi kurmaya çalışıyoruz. Demokrasiyi hayata ve yaşama oturtmaktan vaz geçerek anayasa değişikliği ile tek adamlığı yaratma peşinde beyinlerimizi ve zamanımızı boş yere meşgul ediyoruz. Sanayi ve teknolojiye yatırımımız nerede ise sıfır düzeyindedir.
Bu konuda ki en önemli saptamalardan biride Koç Holdingin onursal Başkanı Rahmi koç’tan gelmektedir. Rahmi Koç ülke ekonomisini yorumlarken; “ Hiç üretmeden inşaatla ülke gelişir mi?” Rahmi Koç ülkenin ekonomik fotoğrafını çekerek şu tespitlerde bulunuyor: “ Son 10 yılda yatırımlar, taşa, toprağa, ve çimentoya yapılmıştır. Köprüler, yollar, AVM’ler karın doyurmuyor, bunlar hizmet değil, RANT kapısıdır. Bir yer ne kadar şantiye olmuşsa, o yerde o kadar RANT ve menfaat var demektir.”
Türkiye’nin Tayvan’ın bileşim ve gelişim noktasında ne kadar gerisinde kaldığının fotoğrafını sizlere göstermek istedim. Günlerdir bir referandum söylemleri ile yatıp kalkıyoruz. Ejdattan, Fatihten, yollardan, dinden, ırktan, terörden yani sizin anlayacağınız bilim ve teknolojinin dışında her şeyden bahsediliyor. Yaşama dair, insanca gelişimden tık yok! Üretimden, demokrasiden tık yok. Bırakın ülke içindeki yoz gerilimi tırmandırmayı, tüm komşu ülkelerle de bir gizli savaş yürütülür hale geldik.
Bu iktidar 15 yıldır ülkeyi yönetmiyor sanki de ilk defa iktidara gelecekmiş gibi konuşuyorlar. Benim ülkemin yiğit insanları da saf saf dinliyor. Ben bu işe şaştım kaldım. Üç çocuk talebi beş çocuğa çıktı. Bu çocukların eğitim ve gelişimleri, sosyal yaşam içerisindeki gelecekleri ile ben bir proje ne duydum ne de gördüm.
Ben Konya büyüklüğündeki Tayvan’dan dersler çıkarmamız gerekir diye düşünüyorum. Siz ne diyorsunuz bu konuda?
Kalın sağlıcakla, esenlik dolu günler dileği ile.
Araştırmacı ve Yazar
Turan Çatal
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.