GÜNTEKİN ONAY
Göztepe’ye karşı oynamak kolay değil. Son derece kontrollü riskten uzak ve yavaş bir futbol oynuyorlar. Orta alanda 5 koşucu futbolcuyla rakibi bozmayı hedefliyorlar. İlk yarıda Fenerbahçe Göztepe’nin bu planına çare üretemese de 2 gol bulmayı başardı. Pozisyonsuz ilk yarıdan 3 gol çıkması maçın ilginç tarafıydı. İkinci yarıda Jose Sosa’nın organizatörlüğünde Ozan Tufan’ın hareketli ve etkili oyunuyla Fenerbahçe rakibine üstünlük kurdu.
SON BÖLÜM SANCILIYDI
Caner Erkin ve Nazım Sangare’nin ataklara katılması, Pelkas’ın Göztepe savunması ile orta alanı arasındaki alanda daha fazla topla buluşması Fenerbahçe lehine dengeleri değiştirdi. Bunda Gustavo’nun akıl dolu futboluyla oyuna ağırlığı koyması da büyük etken oldu. Maç 3-2’ye geldikten sonra Cisse ile 2 net fırsattan yararlanamayan sarı lacivertliler son bölüme sancılı girdi. Mossoro girdikten sonra daha etkili çıkışlar yapan ev sahibi ekip, beraberlik golünü duran toplarla aradı.
GÖZTEPE’DE KALiTE EKSiĞi VAR
90 dakika boyunca Göztepe karşısında defansif disiplinden uzaklaşmayan Fenerbahçe’nin Göztepe gibi hücum gücü kısıtlı bir ekipten 2 gol yemesi de düşündürücü. Ancak yeni kurulmuş kadronun 5 maçta 11 puan toplayıp bu süreci minimum kayıpla geçmiş olması Fenerbahçe açısından sevindirici. Göztepe, mücadele gücü yüksek bir takım ancak bu ligde dirençli olmak artık yeterli değil. Kalite konusunda sarı kırmızılı İzmir ekibinin eksikleri var.
UĞUR MELEKE
F.Bahçe dün ilk 45 dakikayı sahanın ortasında sanki bir büyük çukur varmışçasına yalnızca kenarlardan oynadı. Merkezde adeta 50 metreye 50 metrelik, yani neredeyse iki buçuk dönümlük bir alan kullanılmadı, tüm hücumlar Caner ve Nazım üzerindendi. Pozisyonlar da oradan geldi zaten. Ancak ikinci yarıyla beraber oyun çizgilerden merkeze kayınca hücum varyasyonları arttı, pozisyonlar çeşitlendi, gelecek için daha fazla umut veren bir Fenerbahçe çıktı ortaya.
İKİ PERDELİ MAÇ
İki perdeli bir maç izledik dün Gürsel Aksel Stadı’nda… İlk devrede Fenerbahçe sadece kenarlardan oynadı. Caner zaten hep etkili. Nazım da Caner’e ayak uydurdu ve özellikle hücum katkısıyla büyük takım oyuncusu olduğunu bir kez daha gösterdi. Buraya kadar sıkıntı yok gibi görünüyor aslında. Ancak problem, Fenerbahçe’nin sürekli kenardan hücum etmesinin bir orta zorunluluğu doğurmasında yatıyor. Bu ortalara ceza alanında vurabilecek tek adam Samatta. Zira oralara ikinci santrfor koşusu yapacak bir adam yok.
Dev Atınç da Samatta’ya karşı havada bir üstünlük kurunca belki tabela olarak değil ama oyun olarak ilk devrede işler Göztepe’nin istediği gibi gitti bence. Ancak Erol Bulut devre arasında belli ki bir taktik değişikliğe gitti. İkinci yarının başlamasıyla beraber sol açık Pelkas ve sağ açık Valencia daha fazla merkeze girmeye ve orayı kalabalıklaştırmaya başladılar. Zaten bu anlayış değişikliğinin sonucu olarak Pelkas, 45’le 60 arası üç şut fırsatı buldu, golle tanıştı.
LEMOS OLMAYINCA…
Göztepe’nin iki farklı geriye düşüp savunmayı öne çıkarmasıyla da Erol Bulut takımlarının en sevdiği senaryo oluştu zaten. Göztepe ön tarafta daha çok gözüktü ama geniş alanda Fenerbahçe de 3-4 net pozisyon yakaladı bu bölümde. Fenerbahçe, Karagümrük’ten sonra Göztepe’yi de nefes nefese bir son bölümün ardından yendi ama bu galibiyetler, bazı aksaklıkların üstünü örtmemeli:
1- Altay kale atışlarını genelde uzun kullanıyor. Fenerbahçe bu topları alamadığı gibi, dönenleri de toplayamıyor. 2- Lemos varken sağ stoper oynayan Tisserand, dün sol stopere geçti. Fenerbahçe göbeğindeki aksaklıklar sürdü. 3- Meksika’daki 95 maçın 73’ünde santrfor oynayan Valencia, sağ açıkta ayakta kalamıyor. Bu lig daha yüksek fiziksel seviye gerektiriyor.
CANER ERKİN MİLLİ TAKIMA
EURO 2016’da bir şeyler yaşandı; hâlâ tam olarak ne yaşandığını da bilmiyoruz gerçi! Fatih Terim turnuvadan sonra olanları anlatacağını söyledi, anlatmadı. Burak Yılmaz muhabirlere bakarak “Siz neler olduğunu biliyorsunuz” dedi. Oradaki kimse bilmiyordu! Sonuç olarak 4 adam, Burak, Arda, Gökhan, Caner ulusal takımdan uzaklaştılar. Burak gerek formu, gerek Güneş’le iyi ilişkileri sonucu hakkıyla döndü milli takıma. Bence artık Caner Erkin de dönmeli. Caner şu müthiş formuyla Euro 2020’de olmayı kesinlikle hak ediyor.
KOLLARI BAĞLI BİR SERDAR
Sanırım onlarca defa yazdım, gerekirse bin defa daha yazacağım. Bir kenar hücumu sırasında defans oyuncusunun kollarını bağlayarak savunma yapması skandal bir hata. Dün Göztepe’nin ikinci golü öncesi Halil’in kolay asistinin sebebi Serdar’ın kollarını bağlayıp kendini kilitlemesi! Kolunuz doğal konumda olduğu sürece endişe etmenizin bir anlamı yok ki! Bu şekilde bağlayarak koordinasyonunuzu bozuyor ve devre dışı kalıyorsunuz.
BİR OZAN HİKAYESİ
Enteresandır Erol Bulut, ligin ilk maçında Rize’de Ozan Tufan’ı ilk 11’de kullanmadı. Ardından Hatay’a karşı oynanan berbat ilk devrenin faturasını da Ozan’a kesti. 45’te Sosa’yı sokarken Ozan’ı çıkardı. Türk spor medyası, Ozan Tufan’ın sezonu kötü açtığını iddia ediyordu ama bu imkansızdı. Zira Ozan o arada milli takımda süper bir Sırbistan maçı oynamıştı.
Sıra Galatasaray derbisine geldi. Erol Bulut, Ozan’a orada ekstra bir görev verdi, Marcao’ya pres uygulattı ve iyi sonuç aldı. Ozan, baskısıyla Galatasaray’ı çıkarken bolca hataya zorladı. Ancak Bulut’un orada aldığı iyi sonuç, sıradaki maçlara da sirayet etti; Ozan Tufan on numara gibi oynamaya devam etti. Dün de oyunun büyük bölümünde santrfor arkası oynadı, hemen her topta Mihojevic’e baskı yaptı ve Atınç’ı oyun kurmaya zorladı.
Yalnız Ozan’ı sırf bir stopere baskı yapsın diye (yani bir defansif rol için) on numara oynatmak bana sürekli bir plan olmamalı gibi geliyor. Bunun da iki sebebi var: 1- Ozan’ın en önemli ekstrası ikinci-üçüncü bölgeyi driplingle geçmesi. Bunu da en iyi sekiz numara rolünde yapıyor. 2- On numara rolünde yakın gelecekte Pelkas, Perotti, Thiam gibi adamları kullanarak ekstra bir skor silahı yaratabilirsiniz. On numaranın tek işi stopere baskı değildir zira.
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.