Eğer siyaset genel anlamda Devlet işlerini düzenleme ve yönetme ise, Toplum; çağdaşlık, Laiklik, ve demokrasi adına “Uzlaşmanın” ne kadar önemli olduğunun kavranmasını ister. Hele, hele ülke, ekonomik, sosyal ve siyasal anlamda “ Kriz” aşamasına girmiş ise, Cumhuriyet kurumları, ve siyasiler yaratılmak istenilen KAOS ortamlarından ülkeyi ve halkı kurtarmak için ortak paydalarda buluşup, uzlaşmak zorundadırlar. Halk onlardan bunu beklemektedir. Gerginliği kaldıracak noktada ve düzeyde değiliz.
Halk her konuda istikrar beklemektedir. Verilen vaatler unutulmamalıdır. 12 haziranı geride bıraktık. Henüz erken ama, bütün toplum, büyük bir gerilim içinde. Unutulmamalıdır ki, “ Kurt dumanlı havayı sever” Yaratılan kaoslardan ne halk, ne demokrasi, nede Cumhuriyet fayda görmez. Ancak, dış güçler, terör ve Derin Devlet iş bitirir. Geriye dönüp yakın tarihimize baktığımızda, neleri yaşadığımızı aklımızdan çıkarmayalım. Bu ülke 27 Mayısları, 12 Martları, 12 Eylülleri, 24 Ocak kararlarını, 28 Şubat sürecini birlikte yaşadı .Bu ortamların toplumumuza nelere mal olduğunu gördük. Dolayısıyla, Demokrasimizin, Parlamenter sistemimizin işi bitmeden aklımızı başımıza alalım. Taraf partilerin bireyleri “Uzlaşma” adına ortak aklı kullanma yerine, “Benim söylediğim doğrudur” zihniyeti ile zıtlaşmayı körükleyerek, uzlaşmanın önünü tıkama çabalarından vaz geçilmelidir. Önüne gelen siyasilerin basına verdikleri demeçler, uzlaşmadan uzak, birleştirici değil kutuplaştırıcı, yumuşama değil gerginlik yaratıcı ,barışçı değil kavgacı tablolar sergilemektedirler. Ülkenin geldiği noktayı hep birlikte yaşıyoruz. Hükümet kanadının uyguladığı politikalar, bizleri böldü, parçaladı.
Günümüz siyasetçilerini, 1920’lerin Meclis-i Mebus anlarıyla kıyaslamak mümkün değil. O günkü meclis, “ Ulusalcı” idi .İş birlikçi ,menfaatçi değildi. Tam bağımsızlıktan yana idiler. Ülkeleri için canlarını vermeye hazırdılar, verdilerde..!Bu gün ise, Kişisel hırs, egoları tatmin etme, bireycilik vatanın, Demokrasinin, Cumhuriyetin önüne geçmiş durumda. Halkımızın Parlamenter sisteme güveni sonsuz, ama, Parlamenterlere olan güven uzun zamandır zedelenmiş durumdadır Bu durum çok acı ve vahimdir. Parlamenterlerimiz halkımızın belleklerinden bu olumsuz gerçeği silerek, halkımızın güvenini yeniden kazanmak zorundadırlar. Bir başlangıç yapsınlar ve hiç olmazsa, kesintisiz sivil demokrasinin inşası ve geliştirilmesi için toplumu daha fazla “Ötekileştirmeden” ortak paydalar etrafında uzlaşsınlar. Tek kişilik yönetimin sonu diktatörlüktür. Diktatörlüklerin sonunun ne olduğunu ise görüyoruz.
Ulu önder ATATÜRK’ün kurduğu Cumhuriyeti yaşatmak ve ülkeyi dünya milletleri arasında en yüksek, çağdaş medeniyet seviyesine çıkarmak, çabasını elden bırakmayalım. Ulusalcılık budur, Yurtseverlik budur, Milliyetçilik budur. Unutmayalım ki, Cumhuriyet kolay kazanılmadı! Değerini bilelim ve hep birlikte seçim öncesi ve seçim sonrası yaratılan kaos’lardan kendimizi kurtarmak için, her fert, her kurum ve yapılanmalar üzerine düşeni yapsın. Testi kırıldıktan sonra dizimize vurmanın bir anlamı yok…
Gazi KESKİN
Üye Girişi
Giriş Yap
Şifreni Kurtar.
Yeni Bir Parola size e-posta ile gönderilecektir.

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.