Özgür İnternet Gazetesi – Halkın ve Sadece Haklının Yanında…
Halkın Cumhurbaşkanı
ÇALDILAR

İNSANIN KENDİSİNİ ALDATMASI

0 5.949

İNSANIN KENDİSİNİ ALDATMASI

Nur yüzlü ihtiyar bir adam şeyh edasıyle kuyumcuya girdi…
Kuyumcu saygıyla karşıladı.
İhtiyar dedi ki;

–“Ben senin sevabınım..!

Kuyumcu güldü ve alaycı bir şekilde;

–“Pırıl pırıl bir yüzün olduğu doğru, ama bir sevabın böyle görüneceğini hiç düşünmemiştim..!”

Bu sırada genç bir çift dükkana girerek altın siparişi verdi.
Kuyumcu siparişi hazırlarken oturmalarını söyledi.
Genç hanım gidip yaşlı şeyhin kucağına oturdu…
Kuyumcu şaşırdı ve kadına sordu;

–“Neden şeyhin kucağına oturdunuz?”

Genç hanım şaşkınlıkla;

–“Hangi şeyh?”
–“İyi misiniz siz?”
–“Neden bahsediyorsunuz?”
–“Burada kimse yok ki…

Bize bu siparişimizi verecek misiniz, vermeyecek misiniz?”
Şaşıran ve utanan kuyumcu genç çiftin altınını vererek parayı aldı ve genç çift dükkandan ayrıldı.
Şeyh kuyumcuya dönerek şöyle dedi;

–“Beni senden başka kimse göremez ve bu ancak salih ve iyiler için mümkündür.”

O arada başka bir erkek ve kadın girdi ve aynı hikaye tekrarlandı…
Şeyh kuyumcuya;

–“Ben senden bir şey istemiyorum! Rızkınızı artırmak için bu mendili yüzünüze sürün…”

Kuyumcu mendili kutsal ve ruhani bir tavırla aldı, kokladı ve yere yığıldı…
Şeyh ve arkadaşları bütün para ve altınları alarak kaçtılar.
4 yıl sonra;
Şeyh kılıklı bu adam,
2 hırsız sözde çift hırsız,
2 polis dükkâna girdiler.
Polis memuru,
Şeyh ve kuyumcuya hikâyeyi sordu ve sırayla hikâyeyi anlattılar.
Polis memuru;

–“Tabii ki sahneyi aynen tekrarlamalısınız” dedi.

Ve şeyh mendili kuyumcuya verdi ve kuyumcu koklayıp ovuşturdu ve anında yere düştü.
Ve bu kez şeyh, polis ve arkadaşları dükkânı tekrar soydular…
Sonuç;
Her 4 yılda bir seçimler tekrarlanıyor ve biz millet olarak şeyh kılıklı soyguncular tarafından aynı hikayelerle kandırılıp soyuluyoruz.
Ve…
hiç akıllanmıyoruz…
Seçimler yaklaşırken altınlarınıza dikkat edin lütfen…
Sağlıkla, uyanık kalın…

Siyasette olgusal hakikatlerin önemini kaybedip yerine siyasetçilerin kendi değer yargılarıyla oluşturdukları politikaların ortalığa saçıldığı bir çağda yaşıyoruz.
Yalan söylemek artık siyasetçilerin sıkıştıkları zaman tercih ettikleri bir davranış biçiminin de ötesinde, bunu bilinçli olarak siyasal iletişimin bir parçası haline dönüştüren bir propaganda yöntemine dönüştü.
Siyasetin temel bir öznesine dönüşen Post Truth (Hakikat Sonrası) kavramı ve bu bağlamda üretilen komplo teorileri, elbette bir anda ortaya çıkmadı.
Postmodern çağda kitle iletişim araçlarının gelişmesiyle birlikte daha da görünür ve teşhir edilebilen bir dönüşüm içinde olan popülist siyaset tarzı ve yalanlar üzerine kurulu politikalar, içinde bulunduğumuz çağda nirvanaya ulaştı.
Bunun sonucunda politikacıların söylediği yalanların geniş kitleler tarafından benimsenmesi ve hakikatin giderek önemsizleşmesi, etik değerlerin ortadan kalktığı bir sürecin içinde kendimizi bulmamız ile sonuçlandı.
Gazeteci; Mirgün Cabas bu durumu Lee Mcintyre’nin yazdığı ve Türkçeye çevrilen “Hakikat Sonrası”[1] kitabının önsözünde,
“Bu yalanlara inananların bazıları (belki de çoğu), inandıkları şeyin yalan olduklarını bilir.
Ama ilginç bir yalana bağlanmak, sıkıcı ve bildikleri gerçeklere inanmaktan daha caziptir” şeklinde değerlendiriyor.

Bu durum,başka deyişle;
İNSANIN KENDİSİNİ ALDATMASI
şeklinde açıklanabilir.

 

Turan ÇATAL
Araştırmacı Gazeteci-Yazar

 

 

 

 

 

 


EGEDE YAŞAM  :::  Özgür İnternet Gazetesi

Halkın ve Sadece Haklının Yanında…

YAŞASIN CUMHURİYET…

0 0 votes
YAZI PUANI
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
0
Would love your thoughts, please comment.x