Corono virüsü ile yatıp kalkar olduk. Günlük vaka artış rakamları adeta yaşamımızın bir parçası olup
hayatımızı alt üst etmiş durumdadır. Sanki hayatın başka sorun ve problemleri önümüze gelmiyor.
Her şey güllük gülistanlık psikolojisine girmiş durumdayız.
Televizyonda bir tartışma programını izlerken dikkatimi bir şey çekti. O konuyu siz sevgili okurlarımla
paylaşmak istedim.
Türkiye nüfusu resmi kayıtlara göre seksen üç Milyon civarında olduğu söyleniyor. Başta Suriye’li
misafirlerimiz olmak üzere yaklaşık beş milyon da yabancı misafirlerimiz olduğunu düşünürsek seksen
sekiz ya da düz bir mantıkla doksan milyona dayanmıştır.
Şimdi sıkı durun! Resmi çalışan sayımız yirmi altı milyon! Evet, yanlış okumadınız, sadece doksan
milyon nüfusa yirmi altı milyon çalışan, yani üretim içinde olan insan sayımız bulunmaktadır. Bu
demektir nüfusun dörtte bir çalışıyor. Dörtte üçü tüketiyor.
Hemen bir karşılaştırma yapalım isterseniz. Almanya nüfusu bize yakın ve hatta aynı diyebiliriz.
Çalışan sayısı kırk beş milyon, evet yanlış okumadınız, nüfusun yarısı çalışıyor. Bu size de ilginç
gelmedi mi? Devlet yurttaşına çalışacak iş imkanlarını yaratıyor. Sanayisini, tesislerini kurmuş, esnafını
koruyucu yasalarıyla güçlendirmiş. Üretken bir toplumu yaratmış. Doğal olarak 2. Dünya savaşında
yıkılan, yerle bir olan ülkelerini 1945 yılından bu güne kalkındırarak gelmişler. Bugün makalemize
olumlu anlamda konu olabiliyor.
Ülkemizde genç, dinamik bir nüfus var. Eğitimli üniversite mezunlarımız var. Liyakat içerikli iş bulma
imkanları yok. Sanayi can çekişiyor. Tarım yerlerde sürünüyor. Hayvancılık neredeyse bitme
noktasında. Girdiler el yakıyor. Gübre, hayvan yemleri, mazot, sulama, elektrik ve pahalılıktan
köylülerimiz isyan ediyorlar. Kulakları sağır, gözleri görmez yöneticilerimiz sayesinde insanlarımız
perişan bir haldedir.
Dün 2. Çeyrek ekonomik büyüme -9.9 küçülme ile istatisklere girmiş bulunmaktadır. İktidar buradan
bile bir avunma çıkarmıştır. “Dünya bunun çok daha üstünde bir küçülmeye gitmiştir.” Açıklamasıyla
neredeyse buradan bile bir başarı hikayesi çıkaracağız. Ne diyebilirim. Böyle yurttaşa böyle yöneticiler
yakışır! Her kes hak ettiği gibi yönetilir ve ektiğini biçer!
Eğitimimiz kevgire dönmüştür. Okullar açılacak mı? Açılmayacak mı? Tam bir kargaşayı yaşıyoruz ülke
olarak. Sağlık kuruluşları panik düğmesine basmış, ne gören var, ne de duyan! Doktorlar istifa yoluna
gidiyorlar. Sırf Bursa’da 39 doktor pandemin sürecinde istifa etmiş durumda! Bunun tabi iki nedeni
bulunmaktadır. 1. Si Yurttaşın corono virüsü karşısında vurdumduymaz davranışları! Maske
takmamaları, mesafeyi korumamaları, toplu düğün, asker uğurlamaları, bana bir şey olmaz mantığı ile
hayatları ile dalga geçmeleri doktorları adeta çıldırtmış durumdadır.
Ailelerinden, sağlıklarından, özel
yaşamlarından yaptıkları fedakarlığın sonucu bu mu olmalıydı isyanı aslında bu onur istifaları. 2. Si ise
Devletin kendilerini yeterince koruyamadığı şeklindedir. Koruyucu malzemelerin “maske, eldiven,
elbise, ayakkabı vs” yeterli olmaması, can güvenliklerinin sağlanamaması, yoğun mesaiye rağmen
ücret yetersizliği, virüs ve yoğun mesai nedeniyle evlerine “çocuklarına virüs bulaştırmamak adına”
gidememeleri ve kalacak yer sorunu gibi bir dizi sorunu alt alta yazabiliriz. Bu dönemin kahramanları
doktorlarımız ne yazık ki başka seçenekleri kalmadığı için onur istifalarını içleri kan ağlayarak almaktadırlar.
Coronosuz günlerde toplumun yarısının çalışma imkanı bulabileceği sanayileşmiş, tarımın bilimsel
şekilde program çerçevesinde gelişeceği, eğitimin yaz boz tahtasından çıkarılıp Avrupa standartlarına
geleceği, on üç milyon emeklinin beş milyonu ikinci bir işte çalışma ihtiyacı duymayacağı, emeklinin
insanca yaşayabileceği, ülkemizin komşularıyla kazan kazan mantığıyla barış içerisinde yaşayacağı bir
yaşam ve Türkiye hayal ediyorum. Siz ne dersiniz? Benim hayalime ve hikayeme katılıyor musunuz?
“Kalın sağlıcakla sevgili can okurlarım.
“Yaşamak bir ağaç gibi
Tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine
Yok edin insanı insana kulluğunu
Bu davet bizim. Bu davet bizim.”
Nazım Hikmet
Turan ÇATAL
Araştırmacı ve Yazar
egedeyasam.net
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.