Özgür İnternet Gazetesi – Halkın ve Sadece Haklının Yanında…
mustafa kemalin aslerleri 2
XX

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜNDEN BİR KESİT

289

8 Mart Dünya emekçi kadınlar gününde aklıma annem geldi. Onu anımsadım. 24 Ağustos 2016 tarihinde doğduğu gün hayatını 76 yılı ve sevdiklerini geride bırakarak kaybetti. Kadının önemini hissettiren günde annemi yazmak istedim. Emekçi ve çilekeş ama bir o kadar onurlu yaşamı aslında ülkemizdeki tüm kadınların yaşamı! Rahmetli annemin şahsında tüm kadınlarımızı yazmak ve yaşamak istedim. Bu yazının içinde her kadın bir parça kendisini bulacaktır.

Manisa’nın sancaklı Bozköy’ünde dünyaya gelmiş annem Hanife Aldemir! Çocuk yaşta İzmir’e göç etmişler ailesi ile birlikte! Beşkardeşin en büyüğü olması sıfatı ile dört kardeşlerine bakmak durumunda kalmış. Daha çocuk yaşta ailenin ve kardeşlerinin yükü ile karşılaşmış. Ülkemizde çocukluğunu yaşamadan büyüyenler kervanına katılmış.

On dört yaşına geldiğinde çocuk gelin kervanına katılanlardan olmuş. Babam Hüseyin Çatal’la evlenmiş. Aralarında tam dokuz yaş varmış. On beşinde bana hamile kalmış ve İzmir’de dünyaya getirmiş. Ben iki yaşına geldiğimde 1960 ihtilali olmuş ve babam köye tekrar dönüş yapmış. 5-6 yıl tekrar köy yaşamını sürdürmüş. O dönemlerin yoksulluğunu köy koşullarında dibine kadar yaşamışlar.

O dönemlerde bizim köylerde tütün, bağ ve zeytinin dışında pek iş yokmuş. Üzerine birde yoksulluk binince köy yaşamı çekilmez olmuş. Tekrar şehre dönüş yolunu tutmuşlar. Pamuk Mensucat denen fabrikada dokumada, ipi ham beze çeviren bölümde yıllarca çalışmış. Üç vardiya sistemi ile hem çocuklarını büyütmüş hem de evinin aile bütçesine katkı koymaya çalışmış.

O dönemlerde yamalı giymek ayıp değil. Yırtık giymek ayıp kültürü ile bizleri yani tüm çocuklarını büyütmüş. Çamaşır makinası yok. Bulaşık makinası yok. Çamaşırlar elde beyaz sabunla yıkanırdı. Banyolar yeşil sabunla yapılırdı. Soframızda hep üç çeşit yemek yenirdi. Tek tabağa tahta kaşık sallanırdı. Yere kasnak, üzerine örtü ve onun üstüne sini konurdu. Bağdaş kurularak yere oturulurdu. Bazen ayaklarımız uyuşurdu. Üstümüz başımız her zaman temizdi. Evimizde sevgi ve huzur vardı. Aile birliği vardı.

Babam Hüseyin Çatal’la 63 yıllık bir evliliği geride bırakarak sevgili annem Hanife Çatal hakkın rahmetine kavuştu. Yaşamını kısacık bir özetle sunduğum emek ve çile dolu yaşamını gözümün önüne getirdiğimde işte benim gurur ve onur duyduğum emekçi, çalışan, üreten sevgiyi içinde dibine kadar yaşayan ve bu sevgiye kocasından, çocuklarından hiç esirgemeden yaşayan annemi saygıyla anıyor ve kutluyorum. Şahsında tüm kadınlarımızın onur yüklü yaşamlarının bir güne sığamayacak kadar büyük olduğunun altını çizmek istiyorum.

Sevginin saygı, güven ve emek olduğu bir aile çatısı altında bizleri yetiştirdi sevgili annem. Tüm kadınlarımız aynı duygu hamuru ile şekillenmiyorlar mı? Ben böyle anlamlı bir günde tüm kadınlarımızın ellerinden saygıyla öpüyorum. Kadınlar ki dünyamızı güzelleştiriyorlar. Kadınlarımız yaşamın anlamı ve ta kendisidir.

2016 yılında insan bile diyemeyeceğim kendine erkek diyen hayvanlar ”hayvanlara hakaret olamasın “ tarafından 376 çiçek, kadınımız soldu ve solduruldu. Baktığımızda bunların eşleri, sevgilileri, nişanlıları gibi yakın tanıdıkları vasıtası ile yaşanıyor olması ayrı bir acıyı yaşatmaktadır. Kahrolsun feodalizm, gericilik ve bağnazlık! Yaşasın özgür, huzurlu ve mutlu kadının varlığı.

Sağlık dolu kadınlarımıza, onlar dünyamızın çiçek bahçeleridir. Sevgi ve barış dolu nice 8 Martlara!

Araştırmacı ve Yazar
Turan ÇATAL

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.