Özgür İnternet Gazetesi – Halkın ve Sadece Haklının Yanında…
mustafa kemalin aslerleri 2

TORTULAR BİLLURLAŞMIŞ ÜRÜNE BOCA EDİLEMEZ.

0 5.955

İZMİR’DE CHP’YE SIZMIŞ KİRLİ İTTİFAKA KARŞIN HERŞEY GÜZEL OLACAKTIR.

Siyasal partileri iktidarda oldukları sürenin uzunluğu
mutlaka yıpratır. Tıpkı Avrupa’da ki gibi İyi işler yapsalar
dahi. Çünkü iyi işlerinde daha iyi alternatifleri olabilir.
Ancak bizde ki durum böyle olmayıp, ilkel siyasetin
etkisi ile kötülerin içerisinden iyisine kavuşma
derdimiz hep olmuştur. Bir türlü iyiyi yakalama
şansımız, ATATÜRK ‘ten sonra ne yazık ki olmamıştır.
Hep kötüler yol almış, gelinen noktada da ülkeyi
tüketmeye götürenler de tükenmiş, dolayısı ilede
sıranın kurucu iradeye gelmiş olmasıdır. Bu elbette
siyasetin bütün alanları ile ilgilidir.
Bu gün, Türkiye Cumhuriyetini son derece kötü işlerin
adresi olan AKP yönetiminden kurtarma misyonu
CHP’de iken, CHP’ninde bir kısım tıpkı AKP menşeili bir
kısım kötü zihniyetin etkisine maruz kalışı, ülkemizin en
büyük talihsizliklerinden birisidir. Çünkü yıkıcı iktidarın
alternatifi olmada sorunlu olan muhalefet içerisinde
bulunmuş olanlarda kötü gidişin sorumlusu olmaktan
asla kurtulamazlar. Misyonu sadece ve sadece
emperyalistlerin ülkemizi yıkım işinin taşeronluğu
olan AKP ve özellikle başının yirmi yıl iktidarda
kalabilmesinin başkaca açıklaması zaten olamaz…
Fazla uzatmadan bu sürece oldukça fazla katkı
sunmuş olan CHP’nin İzmir yapılanmasının partiye ve
dolaylı olarak ülkemize yaşattığı maliyetleri ve bunun
müsebbipleri hakkında düzenli olarak hatırlatma
yapmak, onları teşhir ve deşifre etme görevimizi
yinelemek istiyorum.
Aziz Kocaoğlu’nun hasbelkader Büyük Şehir Belediye
Başkanı olmasından kısa bir süre sonra, CHP’nin önce
İzmir, sonra Genel Merkez ve dolayısı ile örgütün
bütünü üzerinde olumsuz yönde etkide bulunduğunu
somut verileri ile biliyoruz.. İzmir’in çağdaş toplum
yapısı ve coğrafik konumu, gittikçe gericileştirilen,
yaşam kalitesi düşürülen ülkemizde, çağdaş ve alım
gücü olan insanlarımız için çekim merkezi olmuş,
bu akın ise arsa ve inşaat rantının oldukça yüksek
seyretmesini sağlamıştır. Yükselen rant alanları da
İzmir’de bu konuda tescilli isimlerin ağzının suyunu
akıtmış ve onların siyasal alanlara sızıp o alanları
kullanarak yerel yönetimlere çökme gayretini
doğurmuştur. Ne yazık ki bu hedeflerinde de onlara
sunulan olanaklar sayesinde başarılı olmuşlardır. Oysa
ki bu sosyo ekonomik gerçeklerden kaynaklı oluşan artı
değerlerin toplumsal fayda adına yönetilmesi, mümkün
ve gerekli idi.
Partiye sızan veya dönüşen, sağcı ve rantçı, hatta AKP
ile teorik vede yer yer pratikte gönül bağı ve işbirliği
içerisinde olan bu siyasi unsurların davranışları, başta
partinin tabanında olmak üzere halkımızın bütünü
üzerinde partiye güveni azaltmış ve partinin çekim
merkezi olmasını önlemiştir. Özellikle bilinçli ve olaylara
duyarlılığı yüksek, sistemden kaynaklı ağır maliyetler
yaşayan gençlerimizin partiye akışı, bu kirli ittifak
tarafından engellenmiştir.
İzmir’de bu süreç, bu virüs özellikle zavallı arsa
sahiplerinin mülkleri üzerinden rant kökenli haksız
kazanç üreten, bununda mahkeme kararları ile
tescillenmiş ismi Abdül Batur’un partiye Deniz Baykal
tarafından alınması ile başlamış, hızla artan bir ivme
ilede devam etmiştir.. Hâlâ bu yapılanmadan beslenen
ulusal risk devam etmektedir.
DYP’den hileli bir süreç sonunda, CHP’yi Narlıdere’de
gömeceğini, CHP’nin marjinal parti olduğu söylemleri
ile propaganda yaparak Narlıdere’de seçim kazanan
Abdul Batur, başkanlığın ve rantın devamını sürdürmek
için CHP’ye kapak atmak adına Deniz Baykal’ ı
kafalamayı ranttan beslenen ve bilinen yemleme
sayesinde başarmıştır. Daha sonrada AKP yandaşı
inşaat firmalarını Narlıdere’ye sokarak sağcılığından
beslenen rantçı plânlarını daha profesyonelleştirmiş,
ranta dayalı haksız kazanç temini çıtasınıda böylece
yükseltmiştir. Bu çıta devamında Abdül Batur’un
AKP yandaşı inşaat firmalarını Aziz Kocaoğlu ile
buluşturması ile hedefi büyüterek il öleçeğine
taşınmış ve CHP’nin yozlaştırılması sürecinde boyut
büyütmüştür.
Sağcı ve rantçı icraatları ile kamu aleyhine haksız
kazanç sağlama alışığı olmasından dolayı Abdul Batur,
yerel mahkemelerimizce defalarca hüküm giymiştir.
Gelin görünki bozuk adli sicili nedeni ile bir kamu
kuruluşunda bekçi, çaycı veya odacı olamayacak
bu sağcı, rantçı Abdul Batur, CHP’de siyaset dışı
bırakılacağına, tersine parti içerisinde yol almıştır. Hala
da şu anki Büyük Şehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’
in tökezletilip onun yerine hemen veya bir sonra ki
dönemde oturma hedefini gözeterek bir takım oyunlar
içerisinde olmaya devam etmektedir.
Abdul Batur, bu hedef için Aziz Kocaoğlu ve onun
kucağında il başkanlığına taşıdığı tipik il başkanı başta
olmak üzere kirli ittifakta yer alanlar ile sıkı işbirliğini
sürdürerek parti zararlısı olmaya devam etmektedir.
Bunun dışında yerelde ve genel merkezde de aynı kirli
ittfakın içerisinde yer alan bildiğimiz uyumlu unsurlar
ilede koordineli çalışma içerisindedir. Bu kirli ittifak
zinciri içerisinde yer alan bütün isimlerin teşhir ve
deşifresi edilerek parti dışına atılması asla ihmal
edilmemelidir, edilmeyecektir. Çünkü ülkemiz içinde
parti içinde geliyor gelmekte olan…
İşte bu defa Cumhuriyet Halk Partisi’ nin tarihinden
beslenen ruhu bu kirli ittifakı saf dışı bırakacaktır.
Özellikle İzmir’de bu kirli ittifakın hedefleri
kursaklarında kalacakken, onlar Türkiye Cumhuriyetinin
aydınlık yarınlarında, AKP ile eşdeğer somut eylemleri
nedeni ile yüce Türk Yargısının görev alanlarına da
girmiş olacaklardır.
Bu kapsamda, şu anki İzmir Büyük Şehir belediye
başkanı Tunç Soyer’in potansiyeli ile örtüşen
beklentilere tam olarak yanıt verememiş olmasını bu
kirli ittifakın kuşatmasını dikkate alarak değerlendirmek
gerekiyor. Tunç Soyer’in Aziz Kocaoğlu ile birlikte
bu kirli ittifakın bakiyesi olan bürokratları hızla
tasfiye edememe gerçeği, onun potansiyeline yakışır
performansını engellemiştir. Bizim düşüncemiz, Tunç
Soyer’in söz konusu kirli ittifaktan daha cesaretli
ve cesur olması yönünde davranarak başta Aziz
Kocaoğlu’nun bakiyesi Genel Sekreteri ve diğer
bürokratları hemen görevden alması idi. Bunu hemen
yapması hala önemli olup geç kalınmaması hala
gerekli ve önemlidir. Hiç bir kirli ittifak, Cumhuriyet
Halk Partisinden ve onun kurucusundan daha
güçlü olamaz. Tunç Soyer’in bu bilinç ile bir an önce
davranması ulusal önemde yeri olan görevidir.
Diğer yandan hala devam eden ve gündemde olan,
hedeflerine yönelik faaliyetlerini aksatmadan sürdüren
bu kirli ittifaka karşı İzmir’ in değerli saygın partilileri
de gerekeni yapmalıdır. Partili partisiz İzmir halkı
bunu beklemektedir. Başkan Tunç Soyer ile varılacak
mutabakat sonucunda ona güç sunarak, öncelikle
parti için hala yıkıcı konumda bulunan bu kirli ittifakı
bir an önce parti bünyesinden tasfiyeyi bu oluşum
başarmalıdır. Devamında da Tunç Soyer’e kendisinin
potansiyelini kanıtlama fırsatını sunmaktır. Çünkü Tunç
SOYER, donanımından beslenen vizyon ve misyonunu
hayata geçirecek koşulları bu kirli ittifak nedeni ile
bulamamıştır…
Ülkemizde ve partide, siyasetin her alanın da yapıcı
tasfiye süreci etkili bir şekilde taban bulup işlerken,
bu sürece layık mevzi almak İzmir’in üzerine düşen
zorunlu görevdir. İzmir, bu kirli ittifaka daha fazla
seyirci kalamaz. Ve bütün ülkemiz de, her duyarlı
partili artık bulundukları yerdeki kirlilik yaratanlara
karşı etkili mücadele sürecini stratejik yöntemler
eşliğinde başlatmalıdır. Esasen bu güçlü potansiyel,
şu an büyüklüğünü yansıtacak oranda göstermiyor
isede, kendisi ile ilgili süreci başlatmıştır. Sayın Genel
Başkanın da bu gelişmelere karşı duyarlı olması, sürece
katkı sunması hem mümkün, hemde gereklidir…Çünkü
bu güç, hiç bir zaman sapma göstermeyecek ülkenin
teminatı olan güvenilir yegâne güç olup, ihmâl
edilmemelidir. Kaldı ki bu kirli ittifaklar Sayın Genel
Başkanın önünde de sürekli engel olmuşlardır.
Saygılarımla

Cesamin ÖZKAN

 

 


EGEDE YAŞAM

Özgür İnternet Gazetesi – Halkın Yanında

egedeyasam.net
egedeyasam.com

0 0 votes
YAZI PUANI
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
0
Would love your thoughts, please comment.x